Bu yazı bihayli gecikti. Okuyucularımızın hoş görmelerini diliyoruz.

Kitap Fuarı’nın(10-19 Ekim 2025) şehrimizde on yılı aşkındır artan bir rağbetle açılmış olmasının şahsen mutluluğunu yaşıyorum. Emeği geçenlere tekraren şükran borçluyuz.

Fuar’dan ikinci aldığım kitap “Algı Yönetimi ve Manipülasyon”.

Yazar Mücahit Gültekin, Algı Yönetimi ve Manipülasyon'da kanmanın ve kandırmanın psikolojisinin nasıl işlediğini çeşitli örneklerle gözler önüne seriyor. Örnekler sağlık, eğitim, bilim, siyaset, sinema, ticaret ve İslam tarihi gibi farklı alanlardan seçilmiş.

Modern algı yönetimi ve manipülasyon tekniklerinin başarıya ulaşması için bazı kuralları bulunmaktadır. Yazar, 12 madde halinde sıraladığı kuralların her birini örnek olaylar ve vakalar üzerinden inceliyor.

Kandırmanın birinci kuralı; Amacın Gizlenmesi: “Niçin” Sorusunun Sorulmasına İzin Vermemek

Benim için yazarın, bu kural üzerine yaptığı tahlil ve verdiği örnekler çok dikkat çekici ve etkileyicidir.

Kandırılan kişiye gideceği yol gösterilmeli ama bu yolun nereye çıkacağı bilgisi saklı tutulmalıdır. Algı yöneticisi ve manipülatör, çoğu zaman amacı gizlemek için kandırılan kişinin özelliklerine uygun sahte bir amaç üretir.

Edward Bernays: Kadınları sigaraya başlatan adam.

1900’lü yılların başlarında Amerika’da kadınların sigara içmesi ayıplanıyor, doğru bulunmuyordu. Ayrıca kısmen yasak bile vardı. Kadınlar arasında sigara içme oranı oldukça düşüktü. American Tobacco Combany sahibi George Washington Hill, kadınların sigara içmesi halinde cirosunun yükseleceğini bildiği için halkla ilişkiler ve pazarlama öncü ismi Edward Bernays’tan yardım istedi..

Edward Bernays, bir grup feminist kadınla anlaşarak onları örgütledi.

Bu kadınlar New York’ta her yıl yapılan Paskalya yürüyüşüne katılacak, geçit esnasında jartiyerlerinden çıkardıkları sigaraları yakacaklardı. Projenin ana teması: Kadınlar Amerika’da baskıya uğruyor, özgürlükleri kısıtlanıyordu. Sigara bu erkek egemen baskıya karşı başkaldırma anlamına geliyordu. Ayrıca Amerika’nın özgürlüğünü sembolize eden Özgürlük Heykeli de elinde bir meşale tutuyordu. Kadınların ellerinde yanan sigaralar da onların erkek egemen düzene karşı özgürlük meşaleleri olacaktı.

Bernays, bir grup gazeteciyle de anlaşmıştı. Geçit esnasında sigara içen kadınların fotoğraflarını çekecek, kampanyanın teması doğrultusunda haberleştireceklerdi.

Kampanya o denli başarılı oldu ki, 1923 yılında kadınların sadece %5’i sigara içerken bu rakam 1929 yılında %12’ye, sonraki birkaç yıl içinde %35’e çıktı.

“Sigara içen kadınlar, özgür kadınlardır” algısı oluşturulmuştu.

Ya, işte böyle. İlginç bir örnek değil mi?

Bir asır önceki bu sigara virüsü, Türkiye’de de salgın halde önce erkekler sonra da kadınlar/kızlar arasında yaygınlaştı; maalesef patladı gitti. Kadınlarımız/kızlarımız ayıp ne bilmiyor, utanma, ar, namus, edep azaldı, sonu nereye varacak bakalım.

Kandırmanın diğer kurallarını tek tek saymayacağız, meraklısı gereğini yapar.

**

Hal-i hazır yaşadığımız kandırılmışlıklarımıza örnekler veren yazar, algı yönetimi faaliyetlerinin aslında insanlık tarihi kadar eski olduğunu ifade ediyor.

Şeytanın, Hz. Âdem’i aldatması ve manipüle etmesini nefis bir üslupla anlatıyor.

Hz. Âdem yaratılıp cennete konulduktan sonra Allah tarafından kendisine 3 şey söylenmişti(Bakara, 30-39; Araf, 11-27):

- Burada eşinle birlikte istediğiniz gibi yiyin, için, yaşayın.

- Sadece şu ağaca yaklaşmayın.

- Şeytan sizin apaçık düşmanınızdır.

Şeytan Hz. Âdem’i kandırmak istiyor. Yapabileceği tek bir şey var; yasak meyveyi yemesini sağlayabilmek. Ama işi çok zor. Şeytan kandırmakta iddialı, Hz. Âdem kanmamakla görevli. Şeytan’ın Âdem’i kandırması imkânsıza yakın zorluğa sahip:

1. Mekân Cennet. Şeytan’ın Âdem’i kandırabilmek için kullanabileceği zorluk, yokluk, yoksulluk, imkânsızlık gibi şeyler yok. Şu örnek Şeytan’ın içinde bulunduğu zorluğu anlamamızı kolaylaştırır. Eğer bu kandırma eylemi bir çölde olsaydı, kandırılan kişinin susuzluğu ve suya olan ihtiyacı kandıranın elini güçlendiren, kandırmak için güçlü bir gerekçe olabilirdi. Şeytan elinde bir bardak suyla gittiğinde “su” önemli bir kışkırtıcı/ayartıcı işlevi görebilirdi. Ama Hz. Âdem cennette bütün temel ihtiyaçlarının karşılandığı bir ortamda yaşıyordu. Bu Şeytan’ın işini zorlaştırıyordu. Tabir-i caizse Şeytan, deplasmanda mücadele verecekti.

2. Şeytan’ın Âdem’i kandırabilmek için sadece bir tek nesnesi (ağaç) vardı. Âdem’in çiğnememesi gereken onlarca yasak yoktu. Başka yasaklar olsaydı ağaç seçeneğinde başarısız olursa Şeytan, diğer seçenekleri denerdi. Yani tek bir şansı vardı o da Âdem’in yasak meyveden yemesiydi. Başka bir ifadeyle şarjöründe tek bir kurşun vardı; attığında isabet ettiremezse kaybedecekti.

3. Şeytan’ın işini bunlar yeterince zorlaştırıyor olmasına rağmen 3. zorluk daha büyüktü. Allah Hz. Âdem’i “işte bu senin, apaçık düşmanındır” diye uyarmıştı. Şeytan deşifre edilmiş bir düşmandı.

Böyle zor şartlar altında Şeytan, Hz. Âdem’e yaklaştı. Âdem’e öyle bir şey söylemeliydi ki, etkili olabilsin. Bütün bu negatif şartlar altında söylemi, öyle bir argümana dayandı ki, hedefine ulaştı. Şeytan yasağa ilişkin Âdem’in algısını değiştirmek için “bu ağaç size niye yasaklandı?” diye sormuş ve algı yönetimini 2 argüman üzerine bina etmişti:

1. Melekler gibi olmamanız

2. Cennette ebedi kalmamanız

Argümanlardan anlıyoruz ki Şeytan, Âdem’i analiz etmiş ve onun bu iki zaafını tespit etmişti. Şeytan kurguladığı argümanla Âdem’i ne yazık ki kandırmıştır. Gerisi malum.

**

Şeytan, Hz.Adem’in zaaflarından nasıl faydalandıysa, günümüzde de algı yönetmenleri milletleri milletlere kırdırıp ülkeleri kan gölüne çevirirken, reklamcılar bu zaaflarımızı kullanarak milyarlarca dolar servet oluşturuyor.

Hiç ihtiyacımız olmayan ürünleri indirim ya da reklamına kanarak satın aldığımızda yuttuğumuz oltanın farkına varıyoruz. Beyaz eşyayı düşünün, elektronik aletleri özellikle de cep telefonları düşünün. Vs.

Son söz, acı bir gerçek; o da şu: Aslında algı yönetimi ve manipülasyon tekniklerinin ardında yatan temel ilke gayet basittir: Eğer silah üretiyorsanız, savaşa ihtiyacınız vardır; ilaç üretiyorsanız hastalığa. Bilgi üretiyorsanız da cehalete...

Vesselam…