İsrail, serseri mayın gibi ortalıkta boy gösteriyor; nerede patlayacağı belli değil, kuduz köpek gibi salyasını akıtıp önüne gelen ülkeye saldırıyor.
Bir Suriye’ye, bir İran’a, bir Katar’a, bir Irak’a, bir Yemen’e, bir Lübnan’a…
7 Ekim 2023’ten beri Gazze’ye her gün saldırdı zaten. 10 Ekim 2025’de yürürlüğe giren ateşkese rağmen arada bir, bir bahane bulup Gazze’yi havadan vuruyor.
İsrail, bu sıra Lübnan’a kafayı takmış durumda.
Birkaç gün önce Lübnan’ın güneyine hava saldırısında bulundu.
Lübnan talihsiz bir ülke.
22 Kasım 1943 bağımsızlık yıldönümü.
Bu vesileyle Lübnan’ın tarihine ve demografik yapısına kısaca bir göz atalım istedik. Buyurun okumaya:
Lübnan, Fransız manda yönetiminden kurtuldu ancak bu kez de ülke içi anlaşmazlıklarla karşı karşıya kaldı. Lübnan'da iç savaşa götüren olayların kıvılcımı yine İsrail aracılığıyla ateşlendi.
İsrail, 14 Mayıs 1948'de işgal ettiği Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan ederek, Filistinlileri zorunlu göçe tabi tuttu. Büyük Felaket olarak bilinen “Nekbe” sırasında çok sayıda Filistinli Lübnan'a sığındı.
Filistinlilerin varlığından rahatsız olan kesimlerin beslediği düşmanlık, 1968 yılından itibaren hızla ilerledi. Ülkedeki Marunî Hristiyanların karşı çıkmasına rağmen, Fetih Hareketi mensubu direnişçilerin 1971 yılında Ürdün'den Lübnan'a intikal etmesi üzerine Lübnan'daki gerginlikler daha da tırmandı.
Ülkede, 1975-1990 yıllarında süren iç savaşta 150 binden fazla insan hayatını kaybederken, yüz binlerce kişi yaralandı, bir milyondan fazlası da ülkesini terk etmek zorunda kaldı.(Bk. https://www.aa.com.tr/tr/dunya/bagimsizliginin-75-yilinda-bolgesel-ve-uluslararasi-cekismelerin-kurbani-lubnan/1318638)
Bizim yaşımızdakiler bu 15 yıllık iç mücadelede sağcı Hristiyanlarla solcu Müslümanların savaştığı, Velid Canbolat liderliğindeki Dürzilerin çarpıştığı haberlerini hatırlarlar. Allah Allah diyorduk; sağcı Hristiyan solcu Müslüman nasıl oluyor…
Beyrut, dört asırlık Osmanlı şehri.
Lübnan, gerek farklı din ve mezheplerin çatışma alanı, gerek coğrafyası, gerek etnik yapısı ve gerekse idare tarzı itibariyle şüphesiz Orta Doğu’nun en enteresan ülkelerinden biridir. Bu sebeple asırlardır dünya gündeminden bir an olsun düşmedi. Bu haliyle de düşeceği yoktur.
Tarihçi Ekrem Buğra Ekinci’nin verdiği bilgiye göre Antik Çağ’da Akdeniz’in en hareketli Fenike ticaret kolonileri Lübnan’da idi. Hazret-i Ömer zamanında Müslümanların eline geçti. Bir ara Haçlılar bölgeyi işgal ederek feodal beylikler kurdu. Osmanlılar, 1516 yılında Lübnan’ı Memluklerden aldı. Bundan sonra ülke, Şam vilâyetine bağlı Hıristiyan Marunî mezhebinden yerli emirler vasıtasıyla idare edildi. Ma’n ve Şihab adlı emir aileleri, hem kendi aralarında hem de ülkede güçlü bir topluluk teşkil eden Dürzîlerle mücadele halindeydi. Yıllar sonra Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa Lübnan’ı işgal etti. Bu arada ülkedeki Hıristiyanlar ayaklandı. Ülke harab oldu. 1840 yılında Osmanlı, İngiliz ve Avusturya kuvvetlerinden oluşan bir deniz filosu Mısır askerlerini çekilmeye mecbur etti. Bu zengin bölgede Haçlı muharebeleri devrinden kalma bir hakkı olduğunu düşünen Fransa, kendisiyle aynı mezhepte olan Marunîleri, Dürzîlere ve Bâbıâli’ye karşı kışkırtmaktaydı, Dürzîlerin kışkırtıcısı ise İngiltere idi. Bu şartlarda iki halk arasındaki gerginlik iç savaşa dönüştü. Bâbıâli duruma el koydu. 1842’de ülke Sayda’daki Osmanlı valisine bağlı çifte kaymakamlığa ayrıldı. Kuzeyde Marunîlerin nüfuz bölgesinde Marunî; Dürzîlerin kesif olarak bulunduğu güneyde ise Dürzî kaymakam görev yapacaktı. Her kaymakamın maiyetinde diğer mezheplerden temsilciler vardı.
Lübnan’da feodal bir yapı vardır. Edde, Sulh, Kerâmî, Canbulad, Cemâyel, Şamun, Selam, Esad ve Aslan gibi ülkenin tanınmış aileleri, idarede de söz sahibidir. Politika Lübnan’da bir aile işidir. Osmanlıların son yıllarında 450 binlik nüfusun, Marunîler neredeyse yarısını, Ortodokslar 1/8, Katolikler 1/13, Sünnîler 1/26, Şiîler 1/17, Dürzîler 1/9 kadarını, Protestanlar ise yüzde birinden azını teşkil etmekteydi. Ülkede en son 1932 yılında nüfus sayımı yapılmıştı. O zaman Hıristiyanların nisbeti % 53 idi. Ülkedeki Hıristiyanlar Arap asıllıdır. Arapça konuşan Dürzîler de Şia’nın aşırı bir fırkasıdır. Yakın tarihlerdeki nüfus tahminlerine göre, Marunîler %30, Sünnîler %20, Şiîler %18, Ortodokslar %10, Katolikler %6, Dürzîler %6, Ermeniler %5 ve diğer gruplar %5 nisbetindedir. Her mezhebin kendi partisi ve buna bağlı milis gücü vardır. Bu arada Lübnan’a iltica eden ve çoğu zor şartlar altında acıklı bir hayat süren yüzbinlerce Filistinli, durumu iyice çetrefilleştirmiştir. İdareyi elinde tutan Marunîler, ekserisi Sünnî Müslüman olan bu mültecileri, ileride Sünnî nüfusun ekseriyete ulaşmasından korktuğu için vatandaşlığa kabul etmemektedir.
Kanlı iktidar mücadelelerinin hiç eksik olmadığı Lübnan’da zaman zaman dünyada büyük yankı uyandıran ‘siyasi bombalar’ patlıyor. Eski başbakanlardan Refik Hariri’nin hayatını kaybettiği suikast teşebbüsü bunlardan biriydi. Başkent Beyrut’un sokaklarını harap eden, 2005’in Şubat ayındaki saldırıda, çok sayıda kişi ölmüştü. Suikast, 1970’lerde yaşanan iç savaşın korkularını hortlatmıştı. (Bkz. https://www .ekrembugraekinci.com/ article/?ID=133&asirlardir-huzura-hasret-bir-diyar:-l%C3%BCbnan)
Lübnan bağımsızlığa kavuşmasının ardından 82 yıl geçmesine rağmen huzur ve sükûna hasret bir diyar olmaya devam ediyor.
Oysa kaynaklardan aldığımız bilgilere göre 1940-1914 yılları arasında kavuştuğu sulh günlerinde meşhur bilgin ve devasa ilmi eserlerin yayın ve basımında öne çıkmış bir diyardı. Filozof, ressam ve şair Halil Cibran mesela. Ben, Beyrut basımı bazı Arapça eserleri gördüğümde cilt ve dizin kalitesine hayran kalmıştım.
Artık dış mihrakların tahrikinden kurtulmaları, mensubu oldukları din ve mezhepleri ayrışma ve çatışma aracı yapmamaları gerekir. Ortak düşmanları İsrail ve yandaşlarına karşı bir ve beraber olmaya ihtiyaçları var. Felah ve refah onların da hakkı.
Barış ve istikrarın hâkim olduğu bir Lübnan’da Müslüman’a da Hristiyan’a da ait samimiyet hikâyeleri yazılacaktır, anlatılacaktır. Nitekim yazılmıştır.
Önümüzdeki yazımızda böyle bir hikâyeyi sizlerle paylaşacağız inşaallah.
Vesselam..