Merkezi Kahraman Maraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan ve on ilimizi etkileyen iki büyük deprem hepimizi derinden yaralamış ve üzmüştür. 
Devlet ve millet olarak hep birlikte yaralıların kurtarılmaları, yaraların sarılması ve ihtiyaçların giderilmesi konusunda yekvücut olarak hep birlikte canla başla seferber olduk. Yaralıların kurtarılması için gece gündüz her türlü riski göze alarak yıkılan binaların derinliklerine, iğneyle kuyu kazarcasına, canhıraş bir şekilde, yıkıntılar altında bir canı daha kurtarabilir miyiz diye mücadele veren madencilerimizin, itfaiyecilerimizin, afat görevlilerimizin ve gönüllü tüm kurtarma ekiplerimizin hakları ödenemez. Milletimizin yardım konusundaki gayretleri ve fedakârlıkları takdire şayandır. 6 Şubatta meydana gelen ve on ilimizi etkileyen deprem felaketinin hemen akabinde tüm devlet kurumlarımız, değerli halkımız ve sivil toplum kuruluşlarımız kardeşlik duyguları içerisinde millet olma bilinci ile hep beraber olağan üstü bir şekilde, kimilerimiz afet bölgesine koşarken kimilerimizde hemen yardım kampanyalarını başlattık. Bu seferberlikte belediyelerimizin Afat'ın, Kızılay'ın, sivil toplum kuruluşlarımızın ve tüm duyarlı vatandaşlarımızın payları çok büyüktür. 
Bu olağan üstü gayretler unutulmayarak övgü ile anılırken,  Millet olma bilincinden yoksun, oturduğu yerden ahkâm kesen, eleştiren, şov yapan, tahrik eden, hayırlı hiçbir iş yapmadığı gibi hatta bu acılı günde, provokatörlük yapanlara da şahit olduk. Hiç şüphe yok ki kurtarma ekiplerinin ve hayırda yarışan halkımızın fedakârlıkları övgü ile nesilden nesile anlatılırken, fitne ateşini körüklemeye çalışanların, şarlatanların, felaketi ganimete çevirmeye çalışan yağmacıların, müfterilerin ve itibar yağmacılarının kirli siyasetleri de lanetle anılacaklardır. Bu acılı günde bile vicdansızca menfaat ve çıkarlarının peşinde koşanlarımı görmedik, kin ve intikam duyguları ile insanları tahrik edenlere mi şahit olmadık. Vatandaşlarımızın gönderdikleri yardımları aç gözlülük yaparak, kendisini afat görevlisi diye tanıtarak kendi deposuna yıktırdığına mı şahit olmadık. Böyle nice açgözlü hainleri ve insanlarımızı isyana teşvik eden provokatörleri gördük. Mağazalardan hayrıma deprem bölgesine göndereceğim diye metresini 27 tl'den topladığı kefen bezlerinin metresini 38 tl'ye el altından pazarlamaya çalışan kefen soyucu ahlaksızları da duyduk. Hayır yolunda yarışanlarda, şerre hizmet edenlerde sütlerinin hükümlerini ve karakter yapılarının gereklerini yerine getirmektedirler. Merhum Necip Fazılın dediği gibi oluklar çift birinden nur akıyor diğerinde kir. Depremden sonra bir siyasi, Kahraman Maraş'a gitmiş, orada da eski bir bayan milletvekili sözlü olarak tepki gösteriyor. Birileri de onu aynen şöyle paylaşıyor "AKP Kahramanmaraş Eski milletvekili …, deprem bölgesinde … Saldırdı" Ha bu kadının tepkisini de doğru bulmuyorum. Bunun üzerine pusuda avını bekleyen canavarlar gibi hurra ayrıştırmalar ve hakaretler havada uçuşuyor. Daha bunun gibi yüzlerce provokatör devrede. Hadi bunu her zaman yapıyorsunuz da yahu hiç olmazsa bu acılı günde yapmayın bari ayıptır. Bir deprem olmuş ve ortada bir can pazarı var. Karşıdaki bir kadın ve sözlü olarak tepki gösteriyor. Zaten karşısındaki de bir şey demiyor da senin derdin ve amacın ne de bu birlik olmamız gereken bir günde insanları tahrik ediyorsun. Belli ki bu zihniyette olanlar değişmeyecekler ve değişmemek üzere, neye nasıl inanıyorlarsa öylece inanmışlar. Asrın afeti olan şu kıyamet provasında bile zerre miktarı vicdanları sızlamadan ayrıştırma ve provokatörlük peşinde olanlara bilmiyorum ne denilebilir ki? Rabbim şerlerinden milletimizi, tüm insanlığı ve kâinattaki her canlı varlığı korusun. Afetin yaraları sarılır ama bu tür insanların açtıkları yaralar asla sarılamaz. Canlarımızın gittiği, yaralılarımızın feryatlarının dinmediği, binaların göçtüğü, bölgenin bir can pazarına döndüğü, adeta kıyamet provasının yaşandığı bir zamanda bile âfetten; siyasi, ideolojik yahut ekonomik getirim elde etmeye kalkanların, bu devletin ekmeğini yedikleri halde devlet-millet düşmanlığı yapanlara ne demeli ne söylemeli bilemiyorum. Bu güruhun kabullenemediği ve göremediği gerçek şudur: Bu Millet, binlerce yıllık tarihi tecrübesi ve oluşturduğu müesseseleriyle, bölgesinin gönül coğrafyasında, dünyanın en önemli devleti ve umudu olmuştur. İşte bunlar bunu hazmedemiyor ve bir türlü de içlerine sindiremiyorlar. Sağduyulu bu millet sosyal medyadan yayılan bu hastalıklı ruhların hastalıklarına aldırış etmeden, kervan yürür kabilinden, ülkemiz ve milletimiz üzerindeki kirli oyunlarına inanmadan, alet olmadan ve aldanmadan yoluna devam edecektir inşallah. Canlar gitti… Binalar yıkıldı… Yuvalar dağıldı… Acımız ve kayıplarımız büyük… Bu acılar üzerinden; insanlığını kaybetmiş, Allahsız, kitapsız, neidügü belirsiz şeytanlaşmış insan suretli kişiler, çeşitli haber siteleri ve sosyal medyadan caniliklerini sürdürürken böylesine büyük bir acı ve kayıp karşısında bile acaba hiç mi insanlıktan nasiplenemediler demekten kendimi alamıyorum?
Yardımlaşma konusundaki bu güzelliği keşke bir de iş ahlâkımıza taşıyabilsek fevkalâde güzel olacaktır. O zaman bu acılar hiç yaşanmayacak veyâ daha az bir kayıpla atlatılabilecekti belki. TOKİ'nin yaptığı evlerde en ufak bir zarar bile yokken müteahhitlerin yaptıkları evlerin büyük bir çoğunluğu kum yığınına dönmüş. Belli ki demirden çalmışlar, çimentodan çalmışlar, betonu doğru düzgün sulamamışlar ve beton yanarak beton özelliğini kaybetmiş. Bunun için millet ve ümmet olarak topyekûn bir iman ve ahlâk sorunumuz var demektir. Ahlâk ve dürüstlükte dünyâ ya örnek olması gereken bir ümmet, böyle hayati bir konuda bile sınıfta kalıyorsa bir yerde bir sorun var demektir. Asıl olan insan olarak doğmak değil, insanlığını ve müslüman kimliğini koruyabilmektir. Bu hali de ancak ahirete tam olarak inancı olan kimseler sağlayabilir. Günümüzde insan olanların sayısının çok olmasına rağmen, insanlığını yitirmiş kişiliksiz, kimliksiz, şahsiyetsiz, haysiyetsiz, atasına, ailesine, memleketine, milletine kin ve öfke kusanların sayıları az değil. İnsanız, elbet siyasi, ideolojik veya farklı düşünce sahipleri olabiliriz ama aynı gemide olduğumuzu da unutmamak gerekir. Bu pazarda menfaat temini hesabı yapılmaz, afete sevinilmez, afetten de medet umulmaz. Elhamdülillah sağlam bir devlet yapımız ve sağlam bir bütçemiz var. Ne ihtiyaç varsa hemen ulaşıyor. Zorluklardan sonra kolaylıkların geleceğine olan inancımız da tamdır. Unutmamak gerekir ki her imtihan bir imkândır; her imkân da bir imtihandır.
Gün birlik ve beraberlik içerisinde samimiyetle yardım elini uzatma ve yaraları sarma günüdür. Depremin ilk olduğu günden itibaren, bütün imkânlarını seferber ederek depremzedelerimizin yanında olan, eli açık, gönlü bol kardeşlerimizden Allah (cc) razı olsun, daha çok versin ve işlerini rast getirsin. Başta Azerbaycan, Katar ve Libya gibi dost ve müslüman ülkeler ve halkları olmak üzere, dünyanın her tarafından yardım elini uzatan, kalpleri deprem bölgesinde çarpan tüm yardımsever, cömert ve merhametli kardeşlerimize de selam olsun. Ölenlerimize rahmet, yaralılarımıza da Şafii ismi hürmetine şifalar dilerim.