Ahiret hayatının aşamalarından birisi olan AMEL DEFTERLERİ, Mahkeme'i Kübra denilen mahşer gün ki büyük hesaplaşmanın yazılı belgeleridir.
Kur'a-ı Kerim ve hadislerde bildirildiği üzere; İnsanların buluğ cağına girdikten sonra, (yani sorumluluğun başladığı günden itibaren) Kiramen Kâtibin adlı melekler tarafından her türlü fiillerin kayıt altına alınarak amel defterlerinin sağlarından veya sollarından/arkalarından kendilerine verilmesidir. Bu defterler mahşer günü hesaplaşma öncesinde insanların hiç bir bahaneye sığınmamaları için ellerine verilecek olan yazılı vesikalardır. "Biz her insanın sevabını ve günahını boynuna doladık; (Yani her şey bilinmektedir, kayıt altındadır) öyle ki, kıyamet günü önüne, her şeyi açık açık kaydedilmiş bulacağı bir defter çıkaracağız. Ona: Oku şimdi defterini! (Dünyada iken işlemiş olduğun fiillerini ve amellerini) Bugün sana hesap görücü olarak kendi nefsin yeter diyeceğiz" (İsra 13, 14) "O, kullarının üzerinde her istediğini yapma kudret ve kuvvetine sahiptir. Ayrıca yanınıza, bütün yaptıklarınızı kaydeden ve sizi koruyan (Hafaza) melekleri gönderir. Nihâyet birinize ölüm gelip çattığında elçilerimiz onun canını alırlar; vazifelerini yerine getirirken de en küçük bir ihmalde bulunmayarak görevlerini tam olarak yaparlar" (Enam 61) "Mü'min olmak şartıyla kim sâlih ameller işlerse, onun gayretleri karşılıksız kalmayacaktır. Çünkü biz bütün yaptıklarını onun hesabına yazmaktayız" (Enbiya 94) Ayetin baş tarafında ki ifadeye baktığımız zaman yapılan hasenatın Allah (cc) indinde bir anlam ifade etmesi için "Mü'min olmak şartıyla" ifadesinin geçtiğini görüyoruz. "İnsan hiçbir söz söyleyip bir fiilde bulunmasın ki onun yanında (faaliyetlerini) gözetleyen ve kaydeden hazır melekler bulunmasın" (Kaf 18) vb.
Amel defterleri sağından verilecek olan cennetliklere ashâbü'l yemîn, soldan veya arkadan verilecek olan cehennemliklere ise ashâbü'ş-şimâl isimleri verilmiştir. "Kitabı sağından verilenler; (sevinçle) Alın, defterimi okuyun, doğrusu bir hesaplaşma ile karşılaşacağımı umuyordum." "Kitabı (amel defteri) kendisine solundan veya arkasından verilen kimse: 'Kitabım keşke bana verilmeseydi; keşke hesabımın ne olduğunu bilmeseydim; bu iş keşke burada son bulmuş olsaydı; malım, hiçbir şeyim bana fayda vermedi; gücüm de kalmadı' der." (Hâkka 19, 20,25-29 ) "O zaman kimin amel defteri, sağ eline verilirse, artık o kolay bir hesaba çekilecek" "Kimin de amel defteri solundan veya arkasından verilirse, artık (yok olmayı temenni ederek) helâki çağıracak ve alevli ateşe girecektir!" (İnşikak 7, 8, 10-12) Amel defterleri ile ilgili olarak Kur'an-ı Kerim de bildirilen hususlardan birisi de günahkârlara ait kitapların (amel defterlerinin) siccînde, cennetliklere ait olanlarınsa illiyyînde bulunacağıdır. Siccîn de illiyyîn de tahriften uzak, yazıları bozulmadan ve değiştirilmeden muhafaza edilen bir sicilde kayıtlı kitaplardandır.
Gaybi meselelerden olup Allah (cc) tarafından iman edilmesi istenilen konulardan biriside hiç şüphesiz meleklerin varlığıdır. Melekler çeşitli görevleri olmakla birlikte ruhani varlıklar olduklarından dolayı biz onları göremeyiz. Havayı da göremeyiz ama hissederiz. Milyonlarca elektromanyetik dalganın olduğunu da biliriz ama göremeyiz. Elektrik fişinin çıplak ucuna baktığımız zaman elektriği göremeyiz ama elektrik fişinin ucuna çıplak elle dokunduğumuz zaman bize varlığını hissettirir. Mikropları göremeyiz ama mikroskop ile baktığımız zaman ise görürüz. Sesi duyarız ama göremeyiz. Bu örnekleri çoğalmamız mümkündür. Bizim göremediğimiz ama inkârda etmemiz mümkün olmayan sayısız şey vardır. Melekler de aynen böyledir. İnsanlar hem bedeni hem de ruhani varlıklardır. Melekler ise ruhani varlıklar olduklarından dolayı biz onları göremeyiz ama Allah'a (cc) ve ahiret gününe inanan ve iman edenlerin meleklerin varlıklarını ve görevlerini inkâr etmeleri mümkün olabilir mi? Zira Kur'an-ı Kerim de ve hadislerde meleklerin varlıkları ve görevleri konusunda detaylı bilgi verilmiştir. Onları mahiyetleri, çeşitleri, görevleri ve özellikleri noktasında ancak İslâm'ın iki temel kaynağı olan Kur'an-ı Kerim ve Hadislerde bildirildiği kadarıyla bilebiliriz. Hiç şüphe yok ki gaybî konularda bilgiye erişme yollarından, kat'î ilim bildiren dayanak, ilahi vahiydir. Peygamberlerin dışındaki bazı insanlar tarafından ilham veya rüya gibi vesilelerle elde edildiği iddia edilen bilgilere gelince bunlar, kaynağı kesin olarak Allah (cc) olmadığı için doğru veya yanlış olabilirler. Bu konuda kesin hükümlü olmamak gerekir. Bundan dolayı meleklerle ilgili zikredilen hususlarda doğru ve güvenilir bilgiye ulaşmanın yolu ancak ilahi vahiy dir. Allah'ın (cc) kendilerine yüklediği görevler bakımından melekler farklı kısımlara ayrılırlar. Bu melek gruplarından birisi de "Kiramen kâtibin" sıfatlarıyla anılan meleklerdir. Bunlar genel olarak insanların dünya hayatında yapıp ettiklerini yazılı olarak kayda geçirmekle görevli meleklerdir.
Allah'a (cc), ahiret gününe, her şeyin kayıt altına alınarak mahşer günü yine her şeyin ortaya çıkacağına, hesaba çekileceğine, ceza veya mükâfatın söz konusu olduğuna inanan bir kimsenin, hesap günü bu durumdan haberinin olmadığını ileri sürmesi, bu durumları göz önünde bulundurarak kendisini kontrolde tutmaması mümkün olabilir mi.? "Herkesin amel defteri önüne konulacak. Sen günaha batmış cehennemliklerin o defterde yazılı olanlardan dolayı ödleri patlayacak şekilde korktuklarını göreceksin. Hayretler içinde: 'Yazıklar olsun bize! Bu nasıl defter ki, küçük büyük demeden, hiçbir şeyi dışarıda bırakmadan ne yapmış, ne söylemişsek hepsini yazmış!' diyecekler. Böylece yaptıkları her şeyi amel defterlerinde bulacaklar. Rabbin hiç kimseye zulmetmez" (Kehf 49) Peygamberimiz; "Ey Âişe! Küçümsenen amellerden (önemsenmeyen en küçük günahlardan bile) sakın! Zira Allah katında onları gözetleyip kaydeden melekler vardır." (İbn-i Mâce Zühd 29)
Allah'ın (cc) amelleri yazmak üzere melekleri görevlendirmesinde, insanları sorumluluk gerektiren bütün fiillerinde dikkatli olmaya çağırmasında, kıyamet günü hesap sırasında, dünyada yapılanlarla ilgili somut delillerin bulundurulmasında, hakla bâtılın, haklı ile haksızın, zalim ile mazlumun yaptıklarının aynı zamanda belgeleriyle birlikte ortaya konularak, ayırt edilmesinde, adaletin tecelli etmesi gibi hikmetler vardır.