Dünya da, yaşam tarzlarında ki amaçları, gayeleri ve işlemiş oldukları amelleri veyahut ta yapması gerekipte yapmadıklarından dolayı cehennemlik olanlar ve onları bekleyen acı akıbetler ile ilgili bazı ayetler; (3)
“De ki: “Hak, Rabbinizdendir. Dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin.” Biz zalimlere öyle bir ateş hazırladık ki, onun alevden duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. (Susuzluktan) feryat edip yardım dilediklerinde, maden eriyiği gibi, yüzleri yakıp kavuran bir su ile kendilerine yardım edilir. O ne kötü bir içecektir! Cehennem ne korkunç bir yaslanılacak yerdir” “O gün biz onları bırakırız da birbirlerine karışırlar. Sonra da sûra üfürülerek onların hepsini bir araya toplarız” “O gün cehennemi; gözleri, Kur’an’a karşı perdeli olan ve onun mesajlarını kâle almayanların karşılarına (bütün dehşetiyle) dikeriz!” “Yoksa onlar, beni bırakıp da kullarımı kendilerine dost edinerek onların şefaatlarıyla kurtulacaklarını mı sandılar? Şüphesiz ki biz, cehennemi onlar için en münasip bir konaklama yeri olarak hazırlamışızdır. (Kehf 29, 99, 100, 101, 102)
“Resulüm! De ki: “Kim sapıklık içinde boğulup gitmişse, Rahman öylelerinin dünyalığını artırıp kendilerine ömür de verse ne değişir! Nasıl olsa sonunda tehdit edildikleri dünyevî azabı veya kıyameti gördükleri zaman, kimin mevkice daha kötü ve taraftarca daha zayıf olduğunu bileceklerdir.” Onları suya götürülen susuz bir sürü gibi cehenneme süreceğiz. (Meryem 75, 86)
“İşte biz kendilerine verilen her türlü kâbiliyeti ve ömürlerini israf edip, haddi aşan ve Rabbinin ayetlerine kulak asmayanları böyle cezalandırırız. Âhiret azabı, daha şiddetli ve çok daha devamlıdır” (Taha 127)
“Hiç şüphesiz siz ve Allah’tan başka kulluk ettikleriniz cehennem odunusunuz. Siz oraya gireceksiniz” “Onların orada derin bir iç çekişleri vardır! Onlar orada hiçbir şey işitmezler. (Enbiya (98, 100)
“İşte iki hasım taraf ki, Rableri hakkında tartışmaya girmişlerdir. Bunlardan inkâr edenler için ateşten giysiler biçilmiştir. Başlarının üstünden de kaynar sular dökülür” “Her ne zaman cehennemden o ıstıraptan çıkmak isteseler, oraya geri döndürülürler ve onlara, “Tadın bakalım bu yakıcı azabı!” denilecek. (Hac 19, 22)
“O gün kimlerin (sevap) tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerin tâ kendileridirler” “Kimlerin de tartıları hafif gelirse, işte onlar da kendilerini ziyana uğratanların ta kendileridirler. Onlar cehennemde ebedî kalacaklardır” “Ateş onların yüzlerine vurarak yakacak da, dudakları çekildiği için orada dişleri sırıtmış, suratları çirkin ve gülünç bir halde kalıverecekler” Allah, “Ayetlerim size okunuyordu da siz onları yalanlıyordunuz, değil mi?” der. Onlar da şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Biz azgınlığımıza yenik düştük ve sapık bir toplum olduk.” “Ey Rabbimiz! Bizi bu ateşten çıkar. Eğer tekrar küfre dönersek, o takdirde biz gerçekten kendimize zulmetmiş kimseler oluruz” “Allah da şöyle buyuracak: O ateş içerisinde aşağılık bir şekilde kalın ve sesinizi kesin. Bir tek kelime bile söylemeyin!” “Kullarımdan bir topluluk: Rabbimiz! İnandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin diyordu. Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız size beni anmayı unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Sabrederek gereklerini yapmalarına karşılık bugün onları mükâfatlandırdım. Şüphesiz onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridirler” (Mü’minûn 102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, 110, 111)
“Onlar kıyameti yalanladılar. Biz ise kıyameti yalanlayanlar için alevli bir ateş hazırlamışızdır.” “Cehennem onları uzak bir mesafeden gördüğü zaman, (onlar) onun öfkeyle nasıl gürlediğini ve nasıl korkunç sesler çıkardığını duyacaklar.” “Elleri boyunlarına bağlı, ayakları bukağılı olarak cehenneme tıkıldıkları vakit, orada ölsek de kurtulsak diye yok olmak için can atacaklar” “Kendilerine: Bir defa helâk olmayı istemeyin. İsterseniz birçok defa helâk olmayı isteyin; bunun size bir faydası olmaz!” denilecek. “Resulüm! De ki: Böyle bir sonuç mu daha hayırlı, yoksa kalpleri Allah’a saygıyla dopdolu olup O’na karşı gelmekten sakınanlara vad’edilen ebedî cennet mi? O cennet müminler için bir mükâfat ve nihai bir varış yeri olacaktır” “(İlâh edindikleriniz, bu gün) söyledikleriniz konusunda sizi yalancı çıkardılar. Artık kendinizden azabı savmaya gücünüz de yetmeyecek ve kendinize yardım da edemeyeceksiniz. Sizden zulüm ve haksızlık edenlere büyük bir azabı tattıracağız” “Fakat melekleri görecekleri gün, işte o gün isyankârlara hiçbir müjde yoktur. Eyvah! Biz Allah’ın rahmetinden tamamen uzaklaşmışız diyeceklerdir” “Onların yaptıkları her bir iyi işi dikkate alırız, fakat onu saçılmış zerreler haline getiririz” “Yüzüstü cehenneme sürüklenecek olanlar var ya; işte onlar konumları itibariyle daha kötü, tuttukları yol itibariyle daha sapıktırlar” (Furkan 11, 12, 13, 14, 15, 19, 22, 23, 34)
“İbrahim onlara şöyle dedi: Sizin Allah’ı bırakıp da bir takım putlar edinmenizin sebebi, sırf bu dünya hayatında birbirinize duyduğunuz sevgi bağları ve aranızda oluşturduğunuz kirli çıkar ilişkileridir. Fakat kıyamet günü birbirinizi tanımayacak ve birbirinize lânet yağdıracaksınız. Sizin varacağınız yer ateştir; sizi oradan kurtaracak yardımcılarınız da olmayacaktır” (Ankebut 25)
“Ahiret gününü yalanlayanlara gelince, işte onlar azabın ne demek olduğunu göreceklerdir” (Rum 16)
“Yoldan çıkanların varacakları yer ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde geri çevrilirler ve kendilerine: Yalandır deyip durduğunuz cehennem azabını tadın! Denilir” (Secde 20)