Daha önceki yazımızda fitne tohumlarının nerelerde nasıl atıldığını ve isyancıların gerekçelerinin neler olduğundan bahsetmiştik. Hz Osman zamanında yakılan fitne ateşinin diğer önemli merkezlerinden birisi olan Mısır'da da Hz. Osman ve Vali Abdullah b. Ebû Serh'e karşı şiddetli bir muhalefet başlatılmıştı. 
Muhalefetin liderliğini, istediği valilik görevine tayin edilmeyince Mısır'a giderek oraya yerleşen Muhammed b. Ebû Huzeyfe ile Muhammed b. Ebû Bekir yapıyordu. Valilikten azledildikten sonra Filistin'e çekilen Amr b. As'ın da Mısır'daki muhalefeti gizlice desteklediği rivayetler arasındadır. Hz. Osman zamanında Hicaz'da ortaya çıkan Yahudi asıllı Abdullah b. Sebe'nin Basra, Kûfe ve Suriye'de bir süre kaldıktan sonra Mısır'a gelmesiyle muhalefetin birinci merkezi Fustat olmuştur. Bu dönemden itibaren İbn Sebe tarafından organize edildiği anlaşılan Kûfe, Basra ve Mısır'daki muhalif gruplar, onun direktifiyle birbirlerine gönderdikleri mektuplarla Hz. Osman'ı ve valilerini ağır bir şekilde eleştiriyorlar, onların din kurallarını çiğneyip zulme başvurduklarını ileri sürerek halkı yönetime karşı isyana çağırıyorlardı. Halkın huzurunda okunan bu mektuplar Medine'ye de gönderiliyordu. Öte yandan İbn Sebe, Hz. Ali'nin Hz Muhammedin vâsisi olduğu iddiasını ortaya atarak halifeliğin onun hakkı olduğunu, Hz. Osman'ın yerine onun geçirilmesi gerektiğini ileri sürerek fitne ateşini körüklemeye çalışıyordu.
İbn Sebe'nin yönlendirmesi ile muhalifler halkı tahrik için: Hz. Osman'ın önemli devlet görevlerine tayin ettiği yakınlarına devlet hazinesinden büyük miktarlarda bağışta bulunduğunu, Kureyş ileri gelenlerinin Medine'den ayrılıp fethedilen bölgelerdeki şehirlere yerleşmelerine ve geride bıraktıkları arazilerin göç ettikleri yerlerdekilerle değiştirilmesine izin verdiği, oralarda çok miktarda mülk edinmelerine göz yumduğunu, bazı sahâbîlere fethedilen şehirlerde topraklar verdiğini, Kur'an-ı Kerîm'i istinsah ettirdikten sonra diğer Kur'an nüshalarını yaktırdığını, Kureyş adına kabilecilik yapan bazı valilere ses çıkarmadığını, kendisini eleştiren Ebû Zer el-Gıfârî, Abdullah b. Mes'ûd ve Ammâr b. Yâsir gibi sahâbîleri çeşitli şekillerde cezalandırdığını, Medine civarındaki bazı arazileri beytülmâl develeri için koruluk haline getirmesini, hac için Mekke'de bulunduğu sırada farz namazları mukimler gibi kılması, Mescid-i Nebevî inşaatında önceden kullanılmayan bazı malzemeleri kullandırdığı, Peygamberimizden intikal eden hilâfet mührünü Bi'rierîs'e düşürdüğü ayrıca halifenin ganimetlerin önemli bir kısmını yakınlarına tahsis ettiği ve diğer akrabalarından bazılarına haksız yere mal ve toprak verdiğini dillendiriyorlardı.
Dedikodular artınca Hz. Osman müfettişler göndererek vilâyetlerdeki durumu öğrenmek ister. Mısır'da muhalifler tarafından yanıltıldığı bildirilen Ammâr b. Yâsir hariç müfettişler olumlu haberlerle dönerler. Hz Osman söylentilerin devam etmesi üzerine 654 yılı hac dönüşünde valilerini Medine'ye çağırarak onlarla bir toplantı yapar. Söylenenlerin bir tertip olduğunu, dolayısıyla endişe edilecek bir durum bulunmadığını söyleyen valilerinin çözüm tekliflerini aldıktan sonra (muhaliflerin cihatla meşgul edilmesi, işin valilere bırakılması, mal karşılığında gönüllerinin alınması) fitnenin elebaşlarının askere alınmasını, Kûfe 'deki bazı şahısların tahsisatlarının kesilmesini emreder. Ayrıca olaylara Allah'ın emirleri çerçevesinde çözüm arayacağını belirterek, valilerine de insanları fitneden uzak tutmaya çalışmalarını ve itidalli davranmalarını tavsiye eder. Fitne hareketinin tehlikeli bir hal aldığını gören Muaviye bu sırada Hz. Osman'ı fitne ateşi sönünceye kadar Suriye'ye götürmek ister ama Hz Osman'ın bunu reddetmesi üzerine kendisini korumak için Suriye'den asker göndermeyi teklif eder ancak halifenin Medinelileri rahatsız etmemek için bunu da kabul etmediği bildirilmektedir.
İlk önemli baş kaldırı valilerin yerlerine dönüşleri esnasında Kûfe 'de olmuştur. Sürgünden dönenlerden Eşter en-Nehaî ve arkadaşları, Cerea denilen yerde toplanıp Kûfe 'ye dönmekte olan Vali Saîd b. Âs'ın yolunu keserek şehre girmesini engelleyerek, Hz. Osman'dan onu görevden alıp yerine Basra'nın eski valisi Ebû Mûsâ el-Eş'arî'yi tayin etmesini isterler. Hz. Osman olayları yatıştırmak için bu teklifi kabul eder. Ancak Kûfe'nin merkezî yönetimin kontrolünden çıkmasına yol açan bu durum diğer merkezlerdeki muhaliflere de cesaret verir. Müşterek hareket ettikleri bilinen İbn Sebe tarafından yönlendirilen Mısır, Kûfe ve Basra'daki gruplar, Hz. Osman'ı ve valilerini açıktan eleştirmeye başlarlar. Bazı hatalarını abartmanın yanı sıra onlara haksız isnatlarda bulunmaktan çekinmezler. Ayrıca Hz. Ali, Zübeyr, Talha ve Hz. Âişe başta olmak üzere ashabın büyüklerinin ağzından mektuplar yazarak onları da bu işin içinde göstermeye çalışırlar. Bütün şehirlere gönderilen ve halkı cihat için Medine'ye çağıran bu mektuplar büyük yankı uyandırır. Mektuplar Medine'de de etkisini gösterir ve Hz. Osman'a yönelik kişisel kırgınlıklar Medine'deki muhaliflerin sayısını artırır.
656 Yılında Mısır'dan bir heyet validen şikâyet için Medine'ye gelir. Hz. Osman onları bizzat veya Hz. Ali'nin de içinde bulunduğu kalabalık bir heyetle birlikte dinledikten sonra kendisine yöneltilen ithamlara cevap verir. Ganimet mallarının taksimiyle ilgili isteklerini uygun görerek geri dönmelerini sağlar. Haç mevsiminde Mısır, Kûfe ve Basra'dan sayıları 600-1000 arasında gösterilen üç grup, hacı kafileleri arasında bölgeye gelir. Mekke yerine Medine'ye yönelen bu gruplar şehir dışında üç ayrı mevkide karargâh kurarlar. Gönderdikleri iki temsilciyle Medine'de kendilerine karşı koyabilecek bir askerî birliğin bulunup bulunmadığını araştırırlar. Bunlar Hz. Ali, Talha, Zübeyr ve Peygamberimizin hanımlarıyla görüşerek valiler hakkındaki şikâyetlerini dillendirerek onlardan kendilerini halifenin huzuruna çıkarmalarını isterler. Teklifleri reddedilince de hemen akabinde Mısırlılar Hz. Ali'ye, Basralılar Talha'ya, Kûfeliler de Zübeyir'e heyetler yollayarak halifelik teklifinde bulunurlar ancak üçünün de bu teklifi şiddetle reddettiği bildirilmektedir. Bu sırada gelişmelerden endişe eden Hz. Ali oğlu Hasan'ı göndererek halifeyi haberdar eder. 
Günümüzde de olduğu gibi fitneciler hiçbir zaman boş durmamışlardır. Cenabı Mevla Ülkemizi, devletimizi ve Ümmeti Muhammedi fitnecilerin şerlerinden korusun.