Ülkemizde israf (savurganlık) almış başını gidiyor. Azalacağı yerde artarak devam ediyor. Bu bir çılgınlıktır, umursamazlıktır. Adeta nimeti verene isyandan başka bir şey değildir. Dünyada yaşanan ibretlik olaylar, gelişmeler dahi bizi durduramıyor. Bunun sonu nereye varır bilinmez amma bu gidiş hayra alamet değil değerli kardeşlerim. Tez elden buna bir çare bulmak zorundayız. Öncelikle kamudan ve yerel yönetim birimlerinden başlamak suretiyle her alanda şahit olduğumuz savurganlığa,  işyerimizde ve ailemizdeki savurganlığa, gösterişe, reklama, şatafata acilen çözüm üretmek, deyim yerinedeyse bir seferberlik başlatmamız gerekiyor. Gelin bu noktada Allah'ın öğütlerine bir kulak verelim.
Çünkü israf yapanlar(saçıp savuranlar) şeytanın kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür. ( İsra-27)
…yiyin, için, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez. (Araf; 31)
Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır. (Fur-kan; 67)
 İsraf, insanı günaha ve vebale götürür. Cömertlik ile israf yan yanadır. Cimrilik ile de tutumluluk yan yanadır. Bu ikisi arasında dengeyi kaybetmemeli ve cömert olalım derken israfa, tutumlu olalım derken de cimriliğe düşmemeliyiz. Cömertlik, kökü cennete dalları ise dünyaya sarkmış bir ağaç gibidir. Kim bu ağacın dallarından tutunursa cennete ulaşır. Cimrilik ise kökü cehennemde olan dalları dünyada olan bir ağaç gibidir. Kim de cimrilik ağacının dallarından tutarsa cehenneme ulaşır. İşlerin hayırlısı orta olanıdır. 
- Zamanı boşa harcamak israftır.
- Kamu mallarını boşa kullanmak, zarar vermek, kendi şahsi işimizde kullanmak israftır. 
- Ekmeği fazla almak ve bayatlayınca çöpe atmak israftır. 
- Markette ihtiyacımızdan fazlasını almak israftır. 
-Modayı takip edeceğiz diye hiç kullanmadığımız giyeceklerimiz varken yenilerini almak ve elbise dolabımızı hınca hınç doldurmak israftır. 
- Dakikalarca duşta bekleyip suyu boşa harcamak israftır. 
- Kullanmadığımız odalarda ışığı açık bırakmak israftır. 
- Sağlığımızı hiçe saymamız onu korumamamız da bir israftır.

Bakın, Peygamberimiz bu hususta ne diyor: '' İki nimet vardır ki, insanların çoğu onları değerlendirme konusunda aldanmıştır: Sağlık ve boş zaman.''
Afrika’da açlıktan ölen insanları, içmek için bile su bulamayan, soğukta örtünecek bir elbise bulamayanları, gece karanlıkta oturmak durumunda kalanları ve çöpten yiyecek toplayanları düşünerek hareket etmek bizi bilinçli, düşünceli ve iyi bir insan yapar.  
“Bir mıh bir nal kaybettirir, bir nal, bir atı, bir at bir orduya savaşı kaybettirir.” Sözünde olduğu gibi küçük israflar büyük kazanımları kaybettirir. Tutumlu ol ki damlaya damlaya göl olsun. Bir seminerde anlatılan şu hikaye bize toplumda tasarruf bilincinin ve tutumluluğun ne kadar önemli olduğunu gösteriyor: 
Yıllar önce Stockholm’e gitmiştim. Bir otele indim. Geceydi, sabahleyin, tıraş olmak için lavaboya gittiğimde, aynanın yanında ilginç bir yazı gördüm "Lütfen diyordu, tıraştan sonra jiletinizi çöpe atmayın. Yanda bir kutu var, oraya bırakın Bir tek jiletle dahi olsa, İsveç çelik sanayisine yardımcı olun.” Doğrusu hayretler içinde kaldım. Çocukluğumdan beri çelik eşya denince akla İsveç çeliği gelir. Birçok eşya üzerinde "İsveç çeliğinden yapılmıştır" diye yazardı. İşte o ülke, kullanılmış bir tek ufacık jiletin bile çöpe gitmesin istemiyor, ona sahip çıkıyor, gelen turistlere rica yollu uyarıda bulunuyordu.
Hz.Ömer’in (r.a) kendi işini yaparken kendi mumunu, devletin işini yaparken devletin mumunu kullandığını unutmayalım. İlaç masraflarını devlet karşılıyor diye gereksiz ilaç kullanmak hem israftır, hem de kul hakkıdır. Büyük iflaslar küçük israflardan doğar, büyük gemiler de küçük deliklerden batarmış. Bir şeyin fazlası aşırısı lezzet ve mutluluk vermez aksine insanı doyumsuzluğa götürür. Yeteri kadar olan şey insana daha fazla haz verir. Allah israf edenleri sevmediğini ve israf edenleri şeytanın kardeşleri olarak tanımlıyor. Şunu hiç akıldan çıkartmamak gerekir ki, bir insanın, bir ailenin, bir toplumun ve bir ülkenin yıkılışının en büyük sebeplerinden birisi de israftır. Geçmiş tecrübelerden oluşan bize ışık tutan şu güzel atasözlerini hatırlamakta fayda var.
Damlaya, damlaya göl olur. / Güvenme varlığa, düşersin darlığa. / Hazıra dağ dayanmaz / Birin kıymetini bilmeyen bini toplayamaz.