Dua; Kulun gönlünü yaratana açarak, sebepler halk ederek, derdinin dermanını verecek olan, Allah (cc) olduğunu görmesidir. Duasız bir gönül yağmur indirmeyen bir buluta, meyvesiz ağaca, suyu çekilmiş bir gölete benzer ki, kendisine lütfedilen ömrün heder edilerek kuraklaştırılmasıdır.

Bir önceki yazımızda Bakara suresi 186; "(Peygamberimize hitaben) Eğer kullarım beni sana soracak olurlarsa bilmiş olsunlar ki ben onlara çok yakınım. Dua ettiklerinde onların dualarını kabul ederim. Onlarda bunu bilsinler tövbe etsinler, dua ve ibadet etsinler ki rahmetime kavuşan kullardan olsunlar" Ayetini söylediğimiz zaman "Biz dua ediyoruz ama dualarımız kabul görmüyor" Diyenlere cevabımız odur ki; 1. Biz dua ediyoruz da acaba istediğimiz şeyler bizim için hayırlı mı değil mi bilebiliyor muyuz diyerek Salebe örneğini anlatmıştık. Zengin olması için peygamberimizin kendisine dua etmesini istemiş, peygamberimiz de dua etmiş, zengin olmuş fakat sonuç hüsran olmuştu. Peygamberimiz onun için dua ettikten sonra da orada bulunanlara Salebe'ye yardım edin demişti. Bazen mağdur durumda olan birisinin sıkıntısı öğrenildiğinde Allah yardım etsin deniliyor. Eğer Rabbim sana veya bana bir imkân verdiyse bu da bir emanet ve imtihandır. Verilenler ihtiyaç sahibinin sıkıntısını giderirken bizler de Rabbimizin rızasını kazanmış oluruz. Zaten peygamberimiz "insanın sahip olduğu malı önceden gönderdikleridir" Buyurmuştur. 2. ise dualarımızın karşılık bulması için sadece işimiz düştüğü veya darda kaldığımız zamanlarda değilde normal zamanlarda da Rabbimizin rızasını kazanma yolunda bir gayret gösterir ondan sonra da dua edip bir takım istek ve taleplerde bulunursak, hiç şüphemiz olmasın ki çağrılarımız ve dualarımız karşılıksız kalmaz.

Meşhur Mağara hadisinde önce ki ümmetlerden 3 salih insanın mağarada ki yaşadıklarını ve önemli mesajlar veren süreci Peygamberimiz şöyle anlatır: Geçmiş ümmetlerden tevhit inancına sahip 3 arkadaş yolculuğa çıktılar. Yağmurlu bir havada akşam karanlığı bastırınca, geceyi geçirmek üzere bir mağaraya sığınırlar. O gece bir deprem olur ve büyük bir kaya yuvarlanarak mağaranın ağzını kapatır. Bu durumumuzu hiç kimse bilmiyor. Yağmurla izlerimizde kayboldu. Buradan kurtulma şansımızda yok. İşimiz Allah'a kaldı. Haydi, sıra ile dua edelim diyerek 1. duaya şöyle başladı: "Allah'ım sana malum, benim yaşlı bir anne ve babam vardı. Bir gün hayvanlarım gelmediler. Onları aramaya gittim. Döndüğümde geç vakit olmuştu, yiyeceklerini hazırlayarak götürdüğümde uyumuşlardı. Uyandırmaya da kıyamadım. Sabaha kadar onlar uyanmadılar bende sabaha kadar onların başında bekledim. Allah'ım senin onlara iyi davranın, onlar sizi nasıl tevazu kanatları altında şefkat ve merhamet duyguları içerisinde yetiştirdiler ise sizde onlara aynı ile mukabele edin ilahi emrin gereğince böyle davrandım. Bu davranışım senin indi ilahinde makbule geçti ise onun hürmetine bizi buradan kurtar dedi ve kaya biraz aralandı" Sıra 2. ye geldi o da "Allah'ım komşumun kızına sevdalanarak ona evlenme teklifinde bulundum. O da kabul etmedi. Kuraklık ve kıtlık yılları başlamıştı bir gün kapımı çalarak ailecek aç olduklarını ve yardım etmemi talep etti. Bende benimle beraber olursan şunları şunları veririm dedim. Çaresizdi, kabul etti. İstediklerini verdiğimde çaresizliğimden istifade etmeye kalkma, bu konuda seni Allah'tan korkmaya çağırıyorum dedi; Allahım sırf senden korktuğumdan dolayı ondan bu teklifimi geri aldım. Sana verdiklerimi de hediye ettim. Bana borcunda yok dedim. Allah'ım bunu senin rızanı kazanmak için yaptım. Bu davranışım senin indi ilahinde makbule geçti ise bizi buradan kurtar dedi ve kaya biraz daha aralandı" Sıra 3. ye geldi. O da; Allah'ım sana malum benim bir işçim vardı. Bir gün bir yakınının vefat haberini alıp bende ki alacağını da almadan gitmiş. Yıllar sonra gelerek; beni tanıdınız mı? Evet. Benim sende alacağım vardı, onu da hatırladınız mı? Evet. Verirseniz onu almaya geldim dedi. Bende onu hayvan sürümün yanına götürerek şunlar senin dedim. Adam şaşırarak bir yanlışlığın olmasın, benim senden alacağım parayla ancak bunlardan bir tanesi alınabilirdi, hâlbuki bana verdiklerin çok fazla yoksa benimle dalga mı geçiyorsun dedi. Bende gerçekten bunlar senin. Sen uzun süre gelmeyince hakkın zayi olmasın diye o parana bir hayvan alarak sürüme kattım, o da yavruladı. Yavruları büyüdü ve onlarda yavruladı. Çoğalarak bu kadar oldular. Bunların hepsi de senin alıp götürebilirsin dedim. O da Allah senden razı olsun, sana daha çoğunu versin diye dua ederek gitti. Allah'ım bunu sen kul hakkı ile huzuruma gelmeyin dediğin için ve senin rızanı kazanmak amacıyla yaptım. Eğer bu davranışım senin indi ilahinde makbule geçti ise bizi buradan kurtar deyince kaya aralandı ve mağaranın kapısı tamamen açıldı. Onlar da bu şekilde kurtuldular" buyuruyor peygamberimiz.

Ayet ve hadislerin en önemli özelliği, insanlara yol gösterici, yanlışlardan, haramlarda koruyucu ve Rabbimizin rızasını kazandıran mesajlar verici özelliklerinin olmasıdır. Bu hadiste de önemli mesajları görüyoruz. 1. Anne ve babaya iyi davranılmasının ilahi emrin bir gereği olduğu, 2. Dara düşen insanların zaaflarından yararlanıp nefsin heva ve heveslerinin peşinden koşarak, şeytanı sevindirmeyin. Allah'ın yasağını çiğnemeyin. Kendinize de zulmetmeyin, 3. İse kul hakkına vurgu yapılarak hakkı geçen kişinin hakkını vermek veya gönlünü almak suretiyle helalleşmenin gerekliliği mesajı verilmiştir.

Allah korusun hiç ummadığımız ve ya beklemediğimiz bir zamanda başımıza değişik felaketler gelebilir. Bizlerin de o mağarada ki insanlar gibi, Allah'ım senin rızan için şunları yaptım veya senin rızanı kaybetme korkusu ile şunları da yapmadım diyerek, Rabbim bini/bizi kurtar diyebileceğimiz güzel davranış ve uygulamalarımız varmı acaba? Allah (cc) Hz. Musa'ya, benim için ne yaptın; o da namaz kıldım, oruç

tuttum… Rabbimiz "onlar benim emrim olup dünyada ki imtihan sürecinin parçalarıdır" Hz. Musa Rabbim ne yapmamı buyurursun? Yüce Mevla'mız; "Her davranışında Rabbinin rızasını gözetmendir."

Ey Rabbimiz bizleri Kur'an-ı Kerim'in ilmi ile zenginleştir, peygamberimizin ahlakı ile güzelleştir. Ar, edep, hayâ ve utanma duyguları ile süsle. Muttakilerden olmamızı lütfeyleyerek sonumuzu da hayreyle.