Karun gibi şımarma, çünkü Allah şımaranları sevmez. Fesat çıkaranları da sevmez.(KASAS SURESİ) 
İnsanlar, elde ettikleri zenginlik veya makam, mevkii sebebiyle karakterlerini ve davranışlarını değiştirebilirler. Zenginliğine ve makamına güvenerek diğer insanlara karşı haksız ve yakışıksız fiillerde bulunabilirler. Burada Şeytan devreye girerek insanı böyle davranmaya teşvik edebilir. Bütün bunlardan kurtulmanın yolu elde ettiklerine şükrederek bu kazanımlarını insanların yararına, olumlu bir şekilde kullanmaktır. Aksi takdirde Allah(c.c) şımarmayı sevmediği için verdiği imkanları o kişiden geri alarak, ona bedel ödetir. 
Toplumda bunun birçok örneğini görmek mümkündür. Kimi insan zenginken iflas edip fakirleşebilmekte ve kimi insan elde ettiği makamı kaybedebilmekte ve rezil olmaktadır. Bütün bunlar şımarmanın bir neticesi olarak karşımıza çıkmaktadır. İşte şımarık insanın özellikleri: 
- Çabuk sinirlenmek 
- Hiç bir şey den tatmin olmamak. 
- Başkalarına yardım etmemek.
 - Paylaşmayı sevmemek. 
- Kendisinden üstün olanları kontrol etmek. 
- Dengesiz olmak ve patavatsız olmak 
- Karşılıksız bir iş yapmamak. 
Güçlü olunca zayıfları ezmek, zengin olunca fakirleri hor görmek, makam sahibi olunca insanlarla alay etmek, tepeden bakmak ve kibirlenmek gibi davranışlar şımaran insan davranışlarıdır. Unutmamak gerekir ki, bir gün o imkanlar elimizden gidebilir. Veren Allah almasını da bilendir. 
Çok zengin olunca eşini değiştiren, yolunu şaşıran, örfünü, adetini unutan, değerlerine yabancılaşan ve hayat tarzını değiştiren nice insanların bir zaman sonra nasıl iflas ettiklerine, her şeyini nasıl kaybettiklerine hep şahit olmuşuzdur. Makam ve güç sahibi nice insanların da makamları ve ünvanları ellerinden gittiğinde o eski günlerini nasıl aradıklarını ve sudan çıkmış balığa döndüklerine de... 
Şımarıklık; zenginlik, makamının verdiği güç, bolluk ve refah  içinde yaşama arzusunun ortaya çıkardığı ''şükürsüzlük'' duygusundan kaynaklanmış olabilir. Kendinin acizliğini kabul edip, bütün nimetleri ve imkanları veren Allah'a şükretmeyi bilen bir insan asla şımarık olmaz. Şımarıklar ise şükretmeyi tam olarak bilemezler. Şükürsüzlüğün bir diğer itici gücü ise benlik duygusudur. Yani kibir ve büyüklenme. İnsanda bulunan ve çok da önemsemediğimiz bu tür manevi hastalıklar birbirini tetikliyor. Dolayısıyla bu türden kişileri,  siyaset sahnesinde ve ticarette sıkca görmek mümkün.
Daha net söylemek gerekirse siyaset ve ticaret alanındaki bu yozlaşma toplumda derin yaralar açmaktadır.  Bugün ticarette haksız kazanç peşinde koşan bu tür insanların yüzünden fiyat artışları durdurulamıyor ve bu durum toplumda huzursuzluk ve karmaşaya sebep oluyor. Herkesin gücü yettiği oranda birbirini kandırdığı ve kazık attığı bir toplumda yaşamak zorunda kalıyoruz.
Şımarıkların anlamsız kibirleri sebebiyle dünyamız cehenneme dönüşmekte ve bitmeyen zulümlere sahne olmaktadır. Haddini bilen iyi insanlar, haddini aşan şımarık insanlar yüzünden acı çekiyor. Zenginlik, makam ve güç,  şımarıkların elinde büyüdükçe diğer insanlar için de çekim merkezi olmakta ve şımarıkların sayısı gün geçtikçe artmakta. Diğer insanların haklarına saygısızlık, kamuya ait ortak nimetlerin yalnız kendileri için olduğu duygusuna kapılmak kibir ve şımarıklığın bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor.
Ey insanoğlu! Elindeki zenginliğin ve makamın bir gün seni terkedeceğini unutma! Tek yapman gereken şey; senden önce senin durumunda olanların  haline bak ve ibret al! Her şey yalan, her şey fani. Tek gerçek ÖLÜM. Bilesin ki, sende olanlar sana emanet. O emanetlerin sahibi var. Emanete hiyanetlik etme! Ne oldum deme! Ne olacağım de...