Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir. (Saff; 2-3)
Herkes karşısındakinden verdiği sözü yerine getirmesini bekler. Çünkü planlarımızı verilen söze göre yaparız. Söz yerine gelmediği zaman ise bütün planlarımız, düzenimiz, sekteye uğrar, bozulur. Bu da birçok şeyin bozulması anlamına gelir. O halde biz de verdiğimiz sözleri yerine getirmeliyiz. Söz verirken ?Allah izin verirse? demek en iyisidir. Eğer kesin söz verilmiş ise onu yapmak en doğru yoldur. Ancak bu sayede karşılıklı güven oluşur ve işlerimiz düzenli olur. Bazı insanlar verilen sözü yerine getirmeme konusunu çok önemsemez. Ama bu huy bizi başka kötü davranışlara sürükler. Mesela verilen söz yerine getirilmediğinde yalana başvururuz. Yalan ise birçok kötülüğe kapı açan bir davranıştır. Bu sebeple sözünün eri olmak, toplumumuzda önde gelen ahlaki davranışlarımızdan biridir. Sözünde durmak bizi iyi insan yapar, güvenilir insan yapar ve bize başarının kapısını açar.
Yalancılık çok kötü bir huydur; er geç ortaya çıkar ve yapanı güç durumda bırakır. Boşuna söylememişler; "Yalancının mumu yatsıya kadar yanar" diye. Bazı insanlar kötü bir huy olduğunu bildiği halde yalan söylemekten zevk duyarlar. Sürekli yalana başvuran bir insan bir süre sonra yalana öyle alışır ki bu onda hastalık haline gelir. Yalan, insanların birbirlerine olan güvenlerini derinden zedeler. Bir kere olsun yalanını yakaladığımız birine bir daha şüpheyle yaklaşırız. İnsanlar arasındaki ilişkilerin temeli güvene dayanır. Yalan söyleyen kişi kendini akıllı sanır ve yalan söylemeyi bir maharetmiş gibi sunar. Başka insanları aptal yerine koyar ve herkesi aldattığını sanır. Fakat aldananın ve kaybedenin kendisi olduğunu bilemez. Yalan söyleyenin mutluluğu kısa sürer. Çünkü yalanın bir gün ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. Yalan söyleyemeyen kişi de akılsızlığından ya da acizliğinden değil sadece doğru dürüst ve güvenilir bir insan olduğu içindir.
Peygamberimiz buyuruyor ki; "Yalandan sakının, çünkü yalanla günah yan yanadır ve ikisi de insanı cehenneme götürür.?Yine sıkça tekrar edilen başka bir hadiste? Yalan ve sözünde durmamak münafıklığın alâmetinden ikisi olarak gösterilmiştir.? Yalancılıkla tanınan kişinin sözüne güvenilmez. Yalan, korkaklık ve bilgisizlikten doğar. Korkaklık ise ruhu alçaltır.
''Onlar emanetleri ve verdikleri sözü gözeten, yerine getiren kimselerdir.( Mearic -32)
Unutmayalım ki, toplumda en güvenilir kişiler hiçbir zaman yalan söylemeyen ve verdiği sözü tutanlardır. Söz vermenin önemlisi önemsizi yoktur. Haklı sebepler olmaksızın yerine getirmediğiniz sözler kendinize olan saygınızı zamanla kaybetmenize neden olur. Birisi sizden bir şey istediğinde yapamayacağınızı söylemek sizden çok şey kaybettirmez. Ünlü bir düşünür demiştir ki: ''Malını kaybeden bir şeyini kaybeder, onurunu kaybeden her şeyini kaybetmiştir.''
Eğer verdiğiniz sözü mücbir sebeplerle yerine getiremeyecekseniz bunu söz verdiğiniz kişiye söylemeniz bir saygının ifadesidir ve gerekliliktir.
- Verilen sözün yerine getirilmemesi insanlar arasındaki iletişimi ve ikili ilişkileri bozar.
- Kişiler arasındaki güveni zedeler.
- Sadakati bozar saygıyı ortadan kaldırır.
- Sözünde durmayanın kişiliğinin oturmadığını gösterir.
''Sözünün eri ol! / Söz namustur, / Özü sözü bir, / Söz ağızdan çıkar, / Sözüm senet, / İnsan sözünden, hayvan yularından tutulur '' atasözleri her şeyi anlatıyor aslında.
Kısacası söz verip sözünde durmamak insanlar arasında alışkanlık haline geldi. İnsanları başından savmanın aracı oldu. Büyük bir ahlaki sorunla karşı karşıyayız. Oysa hiç bunlara gerek yok! Samimi olmak, dürüst olmak bu kadar zor olmasa gerek.