Güney Kore’de Masterlar 2023 Dünya Şampiyonasında altın madalya kazanan Çorumlu sporcu Doğan Gür madalyasını depremzedelere armağan etti. 

Malatya’da ikamet eden ve deprek sonrasında memleketi Çorum’a dönen Doğan Gür Dünya Şampiyonu olarak elde ettiği başarının ardından çalışmalarını sürdürdüğü Dolunayspor kulübü sporcuları tarafından coşkulu şekilde karşılandılar.

Doğan Gür elde ettiği bu başarının ardından yaptığı açıklamada yaşadığı sıkıntıları dile getirirken hedefinin önümüzdeki yıllarda da bu başarısını devam ettirmek olduğunu söyledi. Doğan Gür’ün duygu dolu ve içten açıklamaları şöyle:

'Madalya nedir' 
Ne renk olursa olsun madalyalar metalden değil terden yapılır aslında. Bu şampiyonluk madalyasını da bir hikayesi var. 'Acı, tatlı birazda tatlı sert bir hikayemiz var' Sağ el bileğim kırıldığında hatalı teşhisler sonucu 8 ay kadar kırık bir bilek ile yaşadım ameliyat sonrasında antrenman yaptım ama artık bitti dedim. Uzun zaman sağ elim çalışmadı aslında hala güç ve hareket kabiliyeti kısıtlı. Kimseye söyleyemedim, üzüntümden kendimden soğudum bir dönem. Karaman'da üniversite okuduğum zamanlarında tanıyıp salonunda çalıltığım Ali Cca hocamın yıllar sonra tekrar teşvik etmesi ile master maçları neden olmasın dedim. Bilek sakat evet ama benimde inat gibi bir sorunum var. 

'Tamam dedik ama salon nerede?' 
İlgili zamanda işim gereği İstanbulda ikamet ederken Ahmet Uruç hocam ile tanıştım kendisi bir efsanenin (Turgut Uçan hocam kendisi de bana antrenman yaptırdı) öğrencisi yıllar sonra kafasında bir plan olan beni dinledi ve salonuna aldı. İstanbulda her türlü desteği bana sağladı. Hatta salondan aidat bile almadı ben zorla verince de kızardı. İki sene kadar Ahmet hocam ile çalıştım. Bir enkazı aldı tekrar toparladı. Yine işim gereği Malatya ya taşındım ve orada Nedim Türk hocamın salonunda devam ettim.
Nedim hocam tıpkı Ahmet hocam gibi her türlü imkanı bana sağladı antrenman partnerlerimin hepsi ya milli ya milli adayı çakı gibi gençler hatta yeri geldi kendisi (Avrupa şampiyonu) bana antrenman partneri oldu. Yine Malatya da Nedim hocamın yardımcısı Çağdaş Eray hocamda aynı şekilde yeri geldi kendisi partnerim oldu. Yeni teknik veya benim yapımın uyacağı teknikler üzerinde detaylı çalışmalar yaptık ve çok güzel sonuçlar aldık. Teknik çıkışlarıma resmen ince ayar yaptı acıyı acı ile dindiren adam desem yeridir. Antrenman partnerlerim Emir Bayan Salduz, Ali Hamza Koç, Serdar Dinç, Samet Kutlu, Mert Kara, Orhan Polat ve nice ismini saymakla bitiremeyeceğim pelerinsiz kahramanlar bana çok şeyler kattılar. Şuan sahip olduğum kondisyonu Malatyadan Mehmet Yaşar Ateş hocama, fizik yapımı fitness hocam Emre Arı kardeşime (aynı zamanda milli sporcudur bana bir de teknik kazandırdı) ve Çorumdan Anıl Hocama borçluyum.

Hayat nereye gelir gider belli değil tabi ata ocağına dönme kararı aldığımda abim gibi olan Rafet Kazak hocam hiç düşünmeden salonun anahtarını bana verdi. Sabah, akşam, aç, tok, hasta, sağlıklı, sinirli, sakin VS dinlemeden antrenman yaptım. Spor ve sakatlıklar En başta söyledim madalya metal değil terden yapılır o ter içinde acı çekmek gerekiyor.
Beş yıllık hazırlık süresince kopan tendonlar, kırılan kol, çıkan, çatlayan  parmaklar, eklemler. çıkan ayak bileği, yırtılan kaslar, ödem tutan eklemler daha neler neler çektiğim acıları bir ben bilirim. Hazırlıklar esnasında olmazsa olmazlar var tabi çamur at izi kalsın süreçleri başladı. 'Yapamazsın, seni döverler, yenilirsin, ne yapacaksın gidip ? , eline ne geçecek? , getirisi var mı? , sen gerçekten dövüşecek misin? ' bir ara bu yüzden öyle sinirlendim ki performansım olumsuz etkilendi kendimi toparlamam 2 - 3 haftamı aldı.
Sanki anlaşılmışca ara ara bu yargılamalar periyodik olarak devam etti ve düşündüm bana bunu söyleyenleri neden dikkate alıyorum? Onlar daha iyi sporcular madem kim tutuyor onları? Buyursunlar gitsinler maça. Görsünler bu öyle zamanında Çorum içinde sikletinde iki bilemedin üç maç yapmaya benzemiyor. Karşındaki o ülkenin ordu milli takımı sporcusu da olabilir, doğrudan master milli takım sporcusu da olabilir veya eski milli takım sporcusu olabilir. Yapamazsın diyenlere ve küçümseyenlere şunu rahat rahat söyleyebilirim.

'Zorluklar dolu dolu geldi’
Emanet çoraplar ile maça gittim. Evet maçta kullandığım elektronik çorapları Japon arkadaşım getirdi bana o çoraplar ile maça girdim, dövüştüm ve kazandım. Mütevazi olmuyorum bu konuda kimse beni yanlış anlamasın. Arkamda beni dövüştürebilecek kimse yoktu Japon arkadaşım yanımda olabilir hatta çok yakın arkadaşım da olabilir ama benim nasıl dövüştüğümü veya motivasyon etkenlerin, panik anlarımı, stres anlarımı bilemez. Bir yerde bildiğim gibi dövüşmek zorundaydım ama spor evrensel dildir birbirimizi anlayıp dinledik ve yapabileceğimin en iyisini yapmadım o zaman ikinci olabilirdim, şampiyonluk için yapılabilecek olanın en iyisini yapmak gerekiyordu bende onu yaptım.

'Amerikan master milli takımı ile antrenman yaptım’
Servis aracında tanıştığım Maria Kaiser benim tek geldiğimi takım kaptanı Trinity Osborn'a iletmiş hiç zaman keybetmeden takım antrenörü Peter Bardatsos ile paylaşmış ve Peter Bardatsos 'yarın yapılacak antrenmanlara kesinlikle katılsın' demiş. Sabah Maria Kaiser ile ilk antrenman için salona girdiğimde belliydi aralarında anlaşmışlar sanki yıllardır tanışıyor gibi davrandılar bana. Hemen aralarına aldılar. 'Yanlızlık nedir iliklerime kadar hissettim.' Açılış seramonisine katılamadım. Aslında katılmadım utandım diğer ülkeler ordu gibi gelmişler ben tek başıma. Çıkıp oraya kendime güldüremezdim. 'Dostluğun dili, dini, ırkı yok'Japon arkadaşlarım geldiler aslında açılış seramonisine katılmadığım için Japon arkadaşım Kazuyuki Sogabe ile otururken birbirimize bakıp saçma bir şekilde güldük antrenman yapalım dedik ve saatlerce antrenman yaptık. Nasıl yorulduk ama o kadar keyifli bir antrenman olamaz.

'Tribün çok önemli'
Maçta çok isterdim bir tribünde 10 kişi olsaydık. Amerikalılar, Japonlar, Moğollar, Brezilyalılar, Hindistanlılar bana tezahürat yaptılar. Onları TÜRKİYE TÜRKİYE diye bağırtmak nasıl bir duygu anlatamam sizlere bu duygu sadece yaşanır. 'Güzel dostluklara' İlk maçtan organizasyonun önce neşe kaynağı olan bana seslenirken kullanılan isim Fast Turkeiiii, ilk maçı aldım Doan (ğ olmadan) ve final sonrasın kullanılan ismi bu sefer Legend oldu artık süreç daha farklı ilerliyordu. Usa master milli takımından Louis Davis (afro amerikalı bir hristiyan) senin için dua ettim kardeşim diyerek boynuma sarılıyorsa, bu insanların başında olan hoca 'best fighter you best fighter' diyerek boynuma sarılıyorsa ve tribün alkış ve çığlıklarla yankılanıyorsa bazı şeyler değişiyor demektir.
Yine söylüyorum sporda din, dil, ırk yok... 'Yolculuk ve öncesi 'En zor kısımdı hatta antrenmandan daha yorucuydu sponsorum vardı ama ülkemiz de bir felaket yaşamıştı ben para isterim demek olmazdı onca evsiz kalan var ortada. Kendi başımızın çaresine bakalım dedik. 

'Kaynak arayışı başladı'
Kapı kapı geziyoruz Rafet hocam ile kapılar açılıyor '10 gün sonra görüşelim hallederiz' diyenler telefonlara yok dedirmeye başladı. 'Haftaya bu iş tamam' diyenler kaçar oldular. Bu isimleri sorarsanız birer birer söylerim. Resmi bir kuruma gidiyoruz spordan sorumlu birime gidiyoruz aldığımız cevap 'sen şimdi ağzını elli bin diye açarsın' bir derdimi anlstsaydım ben keşke dedim. Kendisi bana dert yanmaya başladı az daha devam etsek sen bize destek çık diyecekler diye korktum.
Başka kurum 'Ya olurmu biz veremezsek başka yerden kesin buluruz siz beni 10 gün sonra kesin arayın ben sekretere talimat veriyorum' aradık hemde kapısının önünde aradık ilgili kişi içeride odasında ama yokmuş dışarıda saha teftiş ediyormuşlar biz de o kadar safız zaten sağlık olsun dedik.
Yıpranmadım, ezilmedim ve küçülmedim daha da hırs yaptım. Rafet hocam bu süreçte kendisi de bana her türlü imkanı sağladı öyle ki müsabakaya gitmek için ihtiyacım olan paranın büyük kısmını benden haberli veya habersiz yeri geldiğinde kapı kapı dolaşarak temin etti. 

'Madalyanın artık bir amacı var'
Aslında amaç kuru bir madalya veya bazılarının lafı ile bir hayal değildi. Ama biz bu konuyu çok düşünmeden direk karar verdik ülkemizde yaşanan 11 ilimiz ile yavru vatanı etkileyip 81 ilimizi yıkan o deprem oldu ama elimiz kolumuz bağlı ne yapabiliriz az veren candan çok veren maldan dedik. Ve kararımızı verdik, bu karar ben o maçtan şampiyon olarak gelecek ve o madalyayı depremde hayatını kaybeden KKTC'li çocuklarımıza, ismini bildiğimiz veya bilmediğimiz hangi spor dalından olursa olsun sporcularımıza, hakemlerimize, antrenörlerimize, sivil vatandaşlarımıza, abilerimiz, ablalarımız, kardeşlerimiz, yeğenlerimize, büyüklerimize, küçüklerimize, bende yeri çok büyük olan Nedim hocamın rahmetli kardeşi Tolgahan Adil Türk hocamıza ve geride kalan bütün depremzedelere armağan edecektim.

'Sözümüz söz' Söz şereftir şerefin tavizi olmaz dedik ve bugün sözümüzün arkasında olduğumuzu kanıtladık. Bu madalyanın sahibi Adana, Adıyaman, Elazığ, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, KKTC, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfadır .'Bu madalyanın sahibi’ bende emeği olanlardır. Bu madalyanın sahibi Tolgahan Adil Türk hocamdır.' Emeği olan herkese teşekkürü bir borç bilirim. Artık felsefemiz değişti 'Ben bitti demeden bitmez daha nice maçlara nice şampiyonluklara  2024 USA, 2025 Taipei, 2026 Dubai, 2027 Japonya...'