Eğitim-öğretim yılının ilk döneminin tamamlanması üzerine bir değerlendirme yapan Eğitim İş Şube Başkanı Selim Bozkurt,  eğitimde AK Parti iktidarının yarattığı ve yıllardır çözüm iradesi gösterilmediği için kronikleşen sorunların büyüdüğünü ve bu sorunlara yenilerinin eklendiğini belirtti.

İhtiyaç duyulan sayıda derslik ve okulun yine inşa edilmediğini ve büyükşehirlerde bile yüzlerce okula birkaç okulu dolduracak sayıda öğrencinin sıkıştırıldığını kaydeden Selim Bozkurt,  “Eğitim vardiyalı ve daha niteliksiz hale getirildi. Okul içinden okul çıkarma sihirbazlığıyla ikili ve taşımalı eğitim garabetleri, kalabalık sınıflarda eğitim sorunu devam etti. Çocuklarımız sabah ışıklar açılacak kadar karanlık, birçok yerde 50-60 kişilik kalabalık sınıflarda, uykusuz ders dinlemeye, akşamın geç saatlerinde evlerine dönmeye mahkum edildi. Okullaşma oranlarındaki yetersizlik çözülememiş bir sorun olarak kaldı. Bakanın açıklamasına göre okullaşma oranında %99’lara ulaşıldı ama MEB’in son yayınlanan 2022-2023 istatistiklerine göre, ilkokul ve ortaokulda okullaşma oranlarında çok ciddi bir düşüş yaşandı.

KPSS'de Türkiye üçüncüsü oldular KPSS'de Türkiye üçüncüsü oldular

2013-2014 eğitim öğretim yılında okullaşma oranı ilkokullarda yüzde 99.57 iken, 2022-2023 eğitim öğretim yılında bu oran yüzde 93,85’e düşmüştür. 2013-2014 eğitim öğretim yılında yüzde 99.61 olarak gerçekleşen kız çocuklarının okullaşma oranı ise yüzde 93,82’ye geriledi. Bu rakamlar, çocukların eğitim hakkından mahrum bırakıldığını ortaya koydu. 6 Şubat depremleri nedeniyle bölgede eğitim öğretim aksadı. Yıkılan okul sayısının yarısı kadar okul inşaatına bile başlanamadı. Bakan Tekin, deprem bölgesinde toplam 11 bin civarında dersliğin eksik olduğunu ve henüz sadece 2 bin 573 derslik yapıldığını itiraf etti. Öğrenciler ve eğitim emekçileri yarı şantiye sayılabilecek binalarda ders işledi. Derin yoksulluk yaşayan veli ve öğrenciler, sosyal devlet ilkesine uygun politikalar belirlemeyen yöneticiler yüzünden çok zor bir dönem yaşadı. Çocuklarımız musluklardan su içti, aç karnına derslere girdi. Ailesi varlıklı öğrenci ile ailesi yoksul öğrenci arasındaki makas, kapanması çok zor bir biçimde açıldı. Devlet okulunda eğitim görmek bile ciddi bir masraf haline geldi. Eğitim Anayasal bir hak olmasına ve beslenme, barınma, ulaşım gibi hizmetler de bu hakkın ayrılmaz parçaları olmasına rağmen, çocuklarımız bu ihtiyaçlarını ancak ailelerinin imkanları ölçüsünde giderebilir hale geldi. Öğretmen açığı kadar dahi öğretmen ataması yapılmadı. Okullara kadrolu yardımcı personel ısrarla atanmadı. Ücretli ve sözleşmeli öğretmen ayıbı sürdürüldü, Anayasal bir hak olan güvenceli çalışma hiçe sayıldı. Asgari ücretin altında bir ücretle öğretmen çalıştırılarak devlet eliyle suç işlendi. Öğretmenlik Meslek Kanunu ile öğretmenler ayrıştırıldı, çalışma barışı bozuldu, öğretmenlerin ekonomik ve özlük hakları sınav ve kariyer odaklı hale getirildi.”