M.BURAK YALÇIN
DİSK Temsilcisi Hikmet Aydın, demokrasinin ve ifade özgürlüğünün tahrip edilmediği yeni bir toplumsal düzen istediklerini belirterek, “Yeni bir toplumsal düzeni biz kuracağız. Yeni bir toplumsal düzeni emek ile bilim ile kuracağız” dedi.
Çorum Emek ve Demokrasi Platformu, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı kutladı.

Kadeş Barış Meydanı’nda gerçekleşen kutlama programına CHP İl Başkanı Mehmet Tahtasız, Merkez İlçe Başkanı Ulaş Tokgöz, Çorum Emek ve Demokrasi Platformuna bağlı sendikalar katıldı.
Programda Çorum Emek ve Demokrasi Platformu adına açıklama yapan DİSK Temsilcisi Hikmet Aydın, koronavirüs salgını kapsamında açılan paketlerde işverenlere her türlü destek ve ücretsiz izin dayatma hakkının bile olduğunu ama işçinin, emekçinin, küçük esnafın, çiftçinin, kadının, çocuğun olmadığını belirterek, “Salgının meydana getirdiği ağır ekonomik sonuçlar karşısında milyonlarca işçi, emekçi, işsiz, emekli, küçük esnaf değil bir avuç şirket korunuyor. Sermaye için milyonluk paketler açıklanırken, AK Parti’nin yasa değişikliğiyle “ücretsiz izin” dayatılan işçiler 1168 TL ile yaşamaya mahkûm ediliyor” dedi.

Milyonlarca insanın işinden olduğu bir dönemde KDV’li yüksek faturaların hane bütçelerini sarsmaya ve bankaların tüketici kredilerinden ve kredi kartlarından faiz almaya devam ettiğini de ifade eden Hikmet Aydın, “Özel hastaneler kamunun hizmetine sunularak, tüm halkın sağlığı için devlet güvencesi sağlanmıyor. Zorunlu işlerde çalışan hekimlerin, sağlık ve belediye çalışanlarının, PTT ve kargo çalışanlarının sesine, taleplerine kulak verilmiyor. Marketlerden inşaatlara fabrikalardan madenlere üretim zorlaması can alıyor. Evde çalışmaya başlayan emekçiler için mesai hiç bitmiyor, 24 saate yayılıyor” diye konuştu.

Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde kurulan dokuz kişilik ‘Tarım ve Orman Bakanlığı Covid-19 Komisyonu’nda üretici köylüleri ve Ziraat Mühendislerini temsilen kimsenin olmadığını da vurgulayan Aydın, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Küçük üreticiyi görmeyen iktidar büyük tarım tekellerinin imkânlarını genişletmektedir. Virüs salgınıyla birlikte kıtlığa bağlı olarak temel gıda maddelerinin aşırı fiyatlanacağı günler uzakta değildir.
Çocukların ve aile büyüklerinin evde kalmasıyla kadınların omuzlarındaki yük ağırlaşıyor, evde şiddet haberleri giderek artıyor. İktidar bu ağır koşullarda yaşamda kalmaya çalışan halkın sağlığını, işini ve geçimini güvence altına almazken bir avuç patronun bir dediğini iki etmiyor. Onların vergileri indiriliyor, onların kredileri gevşetiliyor, onların yağma projeleri için ihaleler sürüyor, onların köprülerine yollarına hiç geçmesek de milyon dolalar akıtılıyor, doğamız, su kaynaklarımız, tarım alanlarımız salgın fırsatçılığı ile ranta, talana açılıyor.

Covid-19 salgını hepimize göstermiştir ki bu düzenin sahibi bir avuç ayrıcalıklı kesim ile Türkiye nüfusunun yüzde 99’unun çıkarları aynı değildir. Covid-19 salgını süresince halkın sağlığını, işini ve aşını korumak için alınması gereken önlemler bellidir. Temel, zorunlu ve acil mal ve hizmet üreten işler dışında bütün işlerde salgın süresince çalışma acilen durdurulmalıdır. Salgın süresince işten çıkarmalar yasaklanmalı, ücretsiz izin dayatmasından vazgeçilmeli çalışanlara ücretli izin verilmeli, işsizler için koşulsuz işsizlik maaşı ödenmeli, küçük esnaf ve çiftçi desteklenmelidir. Tüketici, konut ve taşıt kredileri ile kredi kartı borçları faiz işletilmeden ertelenmeli, elektrik, su, doğalgaz ve iletişim faturaları salgın riski boyunca devlet tarafından karşılanmalıdır. Bu süreçte özel sağlık kuruluşları kamu kontrolüne geçirilmeli, yurttaşların sağlık hizmetlerine erişimi istisnasız ve ön koşulsuz bütünüyle parasız olmalıdır. Salgınla mücadelede koordinasyonda katı bir disiplin uygulanmalı, bilimsel yaklaşım ve bilgi paylaşımında açık ve şeffaf olunmalıdır. Başta hekimler, sağlık ve belediye çalışanları olmak üzere, tüm zorunlu işlerde koruyucu ekipman başta olmak üzere bütün eksiklikler giderilmeli, herhangi bir aksama yaşanmayacağına dair güven verilmeli ve bu işlerde çalışan herkes düzenli olarak testten geçirilmelidir. Salgın dönemlerinde dezavantajlı kesimler olarak kabul edilen; hiçbir geliri ve birikimi olmayan yoksullar, EYT’ liler, göçmenler ve tutuklu/hükümlüler için yaşamlarını ve sağlıklarını koruyacak fiili ve yasal düzenlemeler hayata geçirilmelidir. Tüm kadınlara iş ve gelir güvencesi sağlanmalı, artan şiddete karşı İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine dair Yasa etkin bir biçimde uygulanmalıdır. Aç ve muhtaç kalmamak için can çekişen tarıma, üretici köylülüğe nefes aldırmak ve halkın temel ihtiyacı olan gıda ürünlerinin ucuz ve temiz bir biçimde karşılanabilmesi için tarım destekleri artırılmalı, kapsamı genişletilmelidir.

Bugün dünyanın da memleketin de sağlığı ve geleceği yeni bir toplumsal düzenin kurulmasına bağlıdır. Sermaye değil halk egemenliğini esas alan, sömürüye karşı emeğin haklarını koruyan, toplumsal zenginliğe el koyan yüzde 1’in değil toplumun yararını esas alan yeni bir toplumsal düzenin kurulması şarttır.

İnsan onuruna yaraşır bir iş ve ücret, kamusal sosyal güvenlik ve sendikal hakların eksiksiz güvence altına alındığı yeni bir toplumsal düzen istiyoruz. Demokrasinin ve ifade özgürlüğünün tahrip edilmediği yeni bir toplumsal düzen istiyoruz. Her türlü ayrımcılığa, cinsiyetçiliğe ve ötekileştirmeye karşı eşit yurttaşlığın, yurtta, bölgede ve dünyada barış politikasının benimsendiği yeni bir toplumsal düzen istiyoruz. Halkın sağlığının, işinin ve geçiminin güvence altında olduğu yeni bir toplumsal düzen için 1 Mayıs’ta sesimizi yükseltiyoruz. Yeni bir toplumsal düzeni biz kuracağız. Yeni bir toplumsal düzeni emek ile bilim ile kuracağız.”
 

Editör: Haber Merkezi