HABER-YORUM EROL TAŞKAN

Leyla ile Mecnun'u, Kerem ile Aslı'yı kıskandıracak bir aşk hikayesinin kansere galebe çalmasını paylaşacağız okurlarımızla. Bundan 22 yıl önce, tüm yokluk ve imkansızlıklara rağmen, birbirlerine sarılarak hayata tutunmaya çalışan Şahin ailesi, acılarla ve umutlarla dolu hikayesinden kendimize ibretler ve örnekler çıkaracağız inşallah.

Eşinin yakalandığı kemik iliği kanseri ile mücadele sırasında 22 yıldır yaşadıkları üzerine dernek çalışmalarında aktif görev alarak, kanser hastalarına destek olmaya çalışan Bekir Şahin, hikayemizin baş kahramanı.
 

Kahraman diye adlandırmam, iş olsun kabilinden bir benzetme değil, gerçek kahraman olduğuna yürekten inandığım bir tanımı hakettiği içindir. Bekir Şahin'e kahraman demezsek, hakkını gasp etmiş oluruz.

Yıllardır tanıdığım Bekir Şahin, kelimenin tam tarifi ile garip yiğit bir delikanlı. Asıl mesleği su tesisatçılığı. İşinin de ustasıdır gerçekten.

Bekir Şahin ve kıymetli eşi Munise Şahin, başlarına gelen hastalıkla mücadele konusunda, filmlere konu olacak bir dayanışma ve mücadele örneği sergilediler. Bir gün bile of demeksizin, bu zorlu mücadelenin kahramanı olan Bekir Şahin, yeri geldi hastane bahçelerinde, yeri geldi emanet bulup eşini Ankara'ya götürdüğü otomobilin içinde sabahladı.

Ne zaman karşılaşsak, onu hep güler yüzüyle gördüm. Gece gündüz çalışmaktan, ailesini geçindirmek için çabalamaktan arta kalan en küçük zaman dilimini bile eşine ve çocuklarına ayırdı.

Hayatlarını alt üst eden acı gerçekle 2006 yılında tanıştılar. Kübra, Emre Kaan ve bugün 10 yaşında olan Eda isimli üç çocukları var.

Eda doğduğunda henüz 3 aylıkken, Ankara'da aralıksız 1,5 yıl tedavi gören Munise, Çorum'a döndüğünde, küçük Eda kendisine bakan ablası Kübra'ya anne dediğine kulaklarıyla şahit olmuş. Bugün hastalıkla mücadelede büyük bir başarıları var ancak elbette ki bu güne de güllük gülistanlık zamanlardan gelmemişler.

"Acılarımızı unutup, mutluluklarımızı kendimize azık ettik" diyerek yaşadıklarını anlatan Bekir Şahin, "Eşimin tedavisinde tıbbi bölümü doktorlarımıza bıraktık, gönül bölümünü üzerimize aldık. Çok şükür gönül tedavisi, çoğu zaman ilaç tedavisinden de önemli hale geliyor ve biz bunun bereketini her daim yaşıyoruz." diye anlatıyor.

Kanser tedavisinin hem moral hem de imkan bakımından zorlayıcı olduğunu, söyleyen Bekir Şahin, "Biz başlangıçta kendi kendimize söz verdik. Allah'a sığınıp el ele vereceğiz ve bu hastalığa yenilmeyeceğiz dedik. Eşim çok inançlı ve dirayetli bir insandır. Ben ve evlatlarım öyle bir kenetlendik ki, eşimin etrafında etten duvarlar ördük, gözümüzü onun gözünden ayırmadık, tek meselemiz onun gülümsemesi oldu." diyor.

Bu mücadele sırasında, nice hastalar nice insanlar tanıdığını, roman olacak hayat hikayelerine şahit olduklarını da anlatıyor Bekir Şahin. Eşinin kanser olduğunu öğrendiği anda, boşanmaya karar verip çekip giden insanlara şahit olmuş. "Eşlerimiz bize Allah'ın emanetidir." diyor. Eşi Munise hanıma Allah'ın emaneti olarak bakan bu yiğit adam, 22 yıldır bir saniye bile eşini yalnız bırakmamış. Hangi saat, hangi dakika rahatsızlanacağı belli olmayan hastası için,  sabahı yoğun iş temposuyla başlayan çoğu gecelerin yılmaz nöbetçisi olmuş.

Fotoğraf kareleriyle de bu sabrını ölümsüzleştiren Bekir Şahin, "Valla ağabey, sen sorduğun için anlatıyorum ancak bunlar zaten benim vazifem, yapmazsak ayıp olur, günah olur. Bunları yapmak benim için övüntü sayılmaz." diyecek kadar da mütevazi davranıyor.

Kendisini eşine ve evlatlarına adayan Bekir Şahin, başkanı olduğu Ka-Der Kanserle Sağlıklı Yaşam Derneği ile de, bu illete yakalanan insanlarla hem hal olup, onlara destek olmayı sürdürüyor.

22 yıl içerisinde bir doktor kadar değilse bile, muazzam bir tecrübeye de sahip olmuş. Tüm kanser türleri, tedavi yöntemleri, bu konuda hizmet veren hastane ve doktorları tek tek tanıyor. Bir saniyesini bile boşa geçirmeyen Bekir Şahin, onca sorumluluğunun yanı sıra nerede kanserle ilgili bir program ya da panel var, bizzat takip edip oralarda da kanser hastalarının dertlerine tercüman oluyor. Hesapsız bir adam, laf aramızda kalsın ama biraz da aksiliği de yok değil. Nasıl aksi derseniz eğer, mesele kanser ve kanser hastası ise feriştahını tanımaz, gördüğü yanlışlığı Bakan demeden, hekim demeden pat diye söyler. İyi de yapıyor aslında. Aksi dediysek, aksiliği bile fayda sağlıyor tüm hastalara.

Sosyal medyayı sık kullanıyor, adını lastik palas koyduğu otomobilinde, kaldığı gecelerden tutun, uykusuz geçen acil nöbetlerini, hafta sonları eşini ve çocuklarını gezdirdiği anlara kadar hepsini paylaşıyor sosyal medya hesabından.

Eşine duyduğu aşkın, evlatlarına gösterdiği ilginin ve verdiği mücadelenin pek çoğuna da sosyal medya hesabından vakıf olduk aslında. Bunun kocaman bir aşktan başka bir şey olamayacağı fikri hasıl oldu bende. Ortaya acitasyon çıkarmak değil niyetimiz ama bu örnek fedakarlığın, bu mücadele azminin de bilinmesi lazım geldiğine inanarak yazdım tüm bunları.

Eğer ki Bekir Şahin, tüm imkansızlıklarına rağmen karşısına çıkan bu illetle mücadele ediyor, bir an bile yüksünmeksizin, isyan etmeksizin çabalıyorsa ve tüm bunlara rağmen bir de tutup diğer hastalar ve aileleri için seferberse, bizim bunlardan kendimize çıkaracağımız çok önemli dersler olması lazım.

Ankara'ya gidebilmek için bir bilet parası bulamaması, ayda 10'dan daha fazla kez Ankara'ya gitmenin yüküne nasıl göğüs gerdiğini, koridorlarla ya da hastane bahçesinde yaz kış demeksizin kalma mecburiyetini yazmadık henüz. Zaten Bekir Şahin de işin bu taraflarını dibine kadar yaşayan biri olmasına rağmen, "Geldi-geçti çok şükür" diyerek es geçiyor.

Bizim iki cümleyle anlatmaya çalıştığımız 22 yıl, elbette güllük gülistanlık geçmedi, nice acılar, nice badireler atlatıldı. Acılarını aşklarıyla ve birbirlerine olan sevgileriyle küllendirip, oradan kendilerine mutluluk hikayeleri çıkaran Munise-Bekir Şahin çiftini ve güzeller güzeli evlatlarını gönülden kutluyorum. Rabbim mücadelelerinde onları muzaffer kılsın.

İlaç tedavisini doktorlara, gönül tedavisini ise üzerlerine alan nice hasta yakınları var bu memlekette. Onlara desteklerimizi eksik bırakmayalım lütfen. Elbette imkanları olmayanlar için maddi destek de çok önemli ama hadi onu yapamıyorsak, en azından onları yalnız bırakmayıp, bir gülümsemeyi, küçük bir morali de esirgemeyelim.

Editör: Haber Merkezi