Yeni Asya İl Temsilcisi Erdoğan Dinç, Bediüzzman Said Nursi’nin vefatının 63. yıldönümünü nedeniyle yazılı bir mesaj yayınladı.
Erdoğan Dinç, Kahramanmaraş merkezi depremden dolayı bu sene Bediüzzaman’ı anma programı düzenlemeyeceklerini belirterek, seneye gerçekleştireceklerini söyledi.
Yeni Asya’nın “gayemiz vatan sathını bir mektep yapmaktır” prensibiyle çıkmaya başladığı günden beri binlerce kitaba imza attığını ve okuyucularına kazandırdığını ifade eden Dinç, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “İnsanı ve kâinatı okumak ve okutmak için” gayret göstermiştir. Her zaman hakkın ve hukukun yanında olmuştur. Gerek gazete olarak, gerekse kitap dergi ve CD’lerle herkesin iman vesikasını alabilmesi için katkıda bulunmuş ve bulunmaya devam etmektedir.
Çocuklarımız için Can Kardeş, gençlerimiz için Genç Yorum, ailemiz için Bizim Aile akademisyenler için Körprü dergisiyle hanemizi eğitim yuvası haline dönüştürmüştür.
Bizim düşmanımız cehalet, zaruret ve ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı “sanat, marifet ve ittifak silahıyla karşı koyacağız” prensibine göre doğru bilgi ve doğru yorum, milli birlik ve beraberliğimizi sağlayıcı neşriyatıyla basın dünyasında kendine özgü bir yeri vardır. Vefatının 63. Sene-i devriyesi münasebetiyle, bir haftaya sığmayan o büyük insanı, sene boyunca değişik zeminlerde anmaya, bir cihette devam ediyoruz. Bediüzzaman’ı anmak demek, onun fikirlerini bütün cepheleriyle anlamak ve hayata tatbik etmek demektir.
Kur’an ve Sünnetin ebedi prensiplerinin bu zaman ve zeminde şaheser bir tefsiri olan Risale-i Nur Külliyatının doğrultusunda hadiseleri yorumlayarak doğru bilgiyi insanımıza ulaştırmaktadır.
Bediüzzaman, ülkemizde demokrasi tartışmalarının başladığı ve yoğunlaştığı Osmanlı devletinin son döneminde bu tartışmaların içinde yer almış, sosyal bilimler ve siyaset bilimi alanındaki uzman kimliğiyle gelenekçi anlayışın dışında yenilikçi özelliğiyle dikkati çekmiştir. Mutlakıyet, Meşrutiyet ve cumhuriyet dönemlerini bizzat yaşamış olan Bediüzzamanın fikirleri günümüzün demokrasi tartışmalarına da yeni açılımlar kazandıracak niteliktedir.
Türkiye’nin demokrasi serüveni 19. yüzyılda meşrutiyetin ilanıyla başlamış, özellikle ikinci meşrutiyetin ilanıyla çok çetin tartışmalar başlamıştır. O zamanın aydınları ikiye bölünür. Bir kısmı meşrutiyeti savunurken, diğer bir kısmı şiddetle meşrutiyete karşı çıkar. İkinci gruptakiler, meşrutiyeti şeriata aykırı bulurlar. Şer’i esasa dayalı Osmanlının batı menşeli meşrutiyeti benimsemesinin mümkün olmadığını düşünürler. Bu heyecanlı tartışmaların ortasında o zamanın meşhur âlimi Bediüzzaman, meşrutiyete din adına sahip çıkar ve bu konularla ilgili düşüncelerinin yer aldığı Münazarat adlı eserini yazar. Münazaratta meşrutiyet, istibdat ve hürriyetle ilgili orijinal tespitler vardır.
Bediüzzaman Said Nursi’nin “Biz muhabbet fedaileriyiz. Husumete vaktimiz yoktur” veciz ifadesinin hayata geçmesini dilerim. Bu duygu ve düşüncelerle büyük İslam alimi Bediüzzaman'ı rahmet ve şükranla anıyor, bu toprakların yetiştirdiği Said Nursi’ni Risale-İ Nur Külliyatını okuyup anlamay çalışmalıyız.” (Haber Merkezi)
