Özgür-Der Çorum Şubesi tarafından yapılan açıklamada, özel eğitim kurslarını kapatma kararının gözden geçirilmesi istendi.
Konuya ilişkin yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi:

“Türkiye eğitim alanında sürekli 'yeni' karar ve uygulamalara sahne olmakta. Çok hızlı biçimde gündemleşip, icraata dökülen kararlar kısa aralıklarla yerlerini yenilerine bırakırken, toplum değişikliklere adapte olmak bir yana çoğu zaman ne olup bittiğini anlamaya bile fırsat bulamıyor. İşte yine gündemde yeni bir karar var: 5580 sayılı Özel Eğitim Kurumları Kanunu gereğince Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bu yılın Temmuz ayından itibaren tüm özel eğitim kursları ve temel liselerin kapatılacağı ilan edilmiş durumda!


Kapatma gerekçesi olarak özel eğitim kurslarına artık gerek kalmayacağı, devletin okullarının bu işi layıkıyla yerine getireceği söyleniyor. Oysa mevcut tablo bu söylemin, vaadin daha uzun bir süre altının doldurulması zor bir iddia olarak kalacağını gösteriyor. Yine özel eğitim kurslarının halkı sömürdüğü, öğrenci velilerinin cebine uzanan yabancı bir el oldukları ileri sürülmekte.


Özel eğitim kursları ve temel liselerin dershanelerin dönüştürülmesi sürecinde ortaya çıkmış kuruluşlar olduğu biliniyor. Sonuçta aynen dershaneler gibi, eğitim alanında yaşanan yetersizliğin ortaya çıkardığı bir ihtiyaca tekabül ediyor, bir boşluğu dolduruyorlar. Bu ihtiyacın ortadan kalkıp kalkmadığı tartışılmaksızın alınan kapatma kararının ise bir dizi belirsizliğe yol açacağı açıktır.
 

‘Ortada bir talep var ve söz konusu kurslar bu talebi karşılıyor’ 
Öncelikle ihtiyaç devam ederken, bu konuda hiçbir somut gelişme sağlanmamışken, velilerin çocuklarının iyi bir üniversite eğitimi almaları için başvurdukları bu kurumların kapılarına kilit vurulmasının yüz binlerce aileyi sıkıntıya sokacak bir karar olduğu görülmelidir. Kimse çocuğunu zorla, baskıyla kursa falan göndermiyor. Ortada bir talep var ve söz konusu kurslar bu talebin karşılanacağı mekânlar olarak görülüyor. Tipik manada buyurgan devlet mantığının yansıması olan bu karar bu yönüyle yüz binlerce öğrenciyi ve veliyi seçeneksiz bırakmak anlamı taşıyor.
Hedefin halkın sömürülmesini engellemek olduğu söylenmesine rağmen alınan kararın neticesi olarak pek çok velinin çocuğuna özel ders aldırma zorunluluğu duyacağı kesindir. Asıl sömürü ve eşitsizlik ise buradan beslenecektir.

 

‘Kapatma, yasaklama, engelleme vb. kararlar çok rahat alınıyor’
Öte yandan resmi olarak kaydı bulunan 2.600 civarında özel eğitim kursunun yaklaşık 70-80 bin arasında bir öğretmen ve çalışan kitleyi istihdam ettiği düşünülmektedir. İşsizliğin giderek yükseldiği bir ortamda on binlerce çalışanı işsiz bırakmaya yönelik bu kararın toplumsal huzursuzluğu artırması kaçınılmazdır.

Türkiye'de hemen her alanda kapatma, yasaklama, engelleme vb. kararları çok rahat alabilen bir devlet geleneği mevcuttur. Her alanda yansımaları görülen bu eğilim değişik gerekçelerle temellendirilmeye çalışılmaktadır. Oysa çoğu zaman toplumun menfaatini gözetmek adına ama toplumsal bir mutabakat aranmadan ve istişare, tartışma süreçleri gözetilmeksizin başvurulan yasakçı uygulamalar sadece yeni sorunlar doğurmakta, toplumu huzursuz etmektedir.
 

‘Devlet, denetleyici-düzenleyici bir işlev görmeli’
Hiç kuşkusuz devlet yükseköğretime hazırlık alanında daha iyi işleyen bir sistem üretmekle mükelleftir. Bu çerçevede özel eğitim kurslarının da daha verimli hizmet etmelerini sağlamaya yönelik tedbirler almalıdır. Ne var ki, denetleyici-düzenleyici bir işlev görmek yerine, devletin on binlerce çalışanı, yüz binlerce öğrenci ailesini ilgilendiren özel eğitim kursları konusunda aldığı kapatma kararı ölçüsüzdür, toplumsal menfaatlere aykırıdır.
Kapatma kararının etraflıca düşünülmemiş, yol açabileceği mağduriyetler iyi hesaplanmamış, popülist mantığı yansıtan yanlış bir karar olduğunu düşünüyor; ıslah etme, geliştirme, daha verimli kılma imkânı varken, özel eğitim kurslarının kapısına kilit vurma kararının gözden geçirilmesi gerektiğini hatırlatıyoruz.” (Haber Merkezi)