Eğitim Sen Çorum Şubesi Yürütme Kurulundan yapılan açıklamada, Eğitim Sen’in Çorum İdare Mahkemesinde açtığı davada Hitit Üniversitesindeki bir akademik atamada dava konusu işlemlerin hukuka uygun olmadığı sonucuna varıldığı belirtildi.
Eğitim Sen üyesi bir akademisyenin, Hitit Üniversitesi İktisat Bölümü İktisat Teorisi Anabilim Dalı’nda açılan Dr. Öğr. Üyesi kadrosuna başvuruda bulunduğunun ancak kadroya başvuran diğer adayın atanması üzerine yargı yoluna başvurduğunun belirtildiği açıklamada, “Çorum İdare Mahkemesi dava konusu işlemlerin iptaline karar verdi. 03 Eylül 2023 tarihli ve 32298 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ilana göre, Hitit Üniversitesi İktisat Bölümü İktisat Teorisi Anabilim Dalı’na bir Dr. Öğr. Üyesi alınacağı duyuruldu. Açılan kadroya başvuran iki adaydan biri, Eğitim Sen üyesi akademisyendi. İlan sonrası oluşturulan jüri, biri Hitit Üniversitesi’nden, diğer ikisi farklı üniversitelerden olmak üzere üç öğretim üyesinden oluştu. Jüri üyeleri tarafından hazırlanan bilimsel değerlendirme raporlarında, Eğitim Sen üyesi akademisyen yerine diğer adayın atanması yönünde görüş bildirildi. Bu doğrultuda Hitit Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Yönetim Kurulu, diğer adayın atanmasını Rektörlük makamına teklif etti. Rektörlük makamının oluru ile ilgili aday, öğretim üyesi kadrosuna atandı. Eğitim Sen tarafından açılan davada, atama işleminin objektiflikten uzak olduğu ve adaylar arasında akademik kriterler bakımından büyük fark bulunmasına rağmen daha düşük nitelikteki adayın tercih edildiği öne sürüldü. Çorum İdare Mahkemesi, uyuşmazlığın bilimsel ve teknik yönlerinin uzman görüşü gerektirmesi nedeniyle, üç profesörden oluşan bir bilirkişi heyeti atayarak dosyayı inceletti. Bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan rapor, başvuran iki adayın bilimsel faaliyetlerini Hitit Üniversitesi’nin kendi Öğretim Üyeliği Kadrolarına Yükseltilme ve Atanma Yönergesi çerçevesinde puanlayarak karşılaştırmalı analiz sundu. Değerlendirme sonuçlarına göre: Davacı adayın toplam akademik puanı: 227,3, ataması yapılan adayın puanı: 86. Puan farkının yanı sıra, davacının uluslararası yayınlarda daha fazla yer aldığı, atıf sayılarının yüksek olduğu, ulusal hakemli dergilerdeki yayınlarının nitelik ve nicelik açısından daha güçlü ve ilgili öğretim üyeliği kadrosu için daha uygun aday olduğu tespit edildi. Bilirkişi raporunun dikkat çeken bir diğer yönü ise jüri üyelerince adaylar hakkında hazırlanan raporların ilgili Üniversitenin mevzuatında belirtilmiş olan kapsamda hazırlanmadığı şeklindeki tespiti oldu. Bilirkişi raporuna davalı idare ve atanan aday tarafından itiraz edildi. Ancak mahkeme, söz konusu itirazların bilirkişi raporunu kusurlandıracak nitelik ve yeterlilikte olmadığı kanaatine vardı. Çorum İdare Mahkemesi, dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden, davacının ilanda belirtilen özel şartın yanında diğer şartları taşıdığı, jüri üyelerince adaylar hakkında hazırlanan raporların Hitit Üniversitesi Öğretim Üyeliği Kadrolarına Yükseltilme ve Atanma Yönergesi hükümlerine uygun olarak düzenlenmedikleri,
davacının kadroya atanmamasına ilişkin işlemin ve anılan kadroya diğer adayın atanmasına ilişkin işlemin 2547 sayılı Kanun'un 23. maddesi ve Öğretim Üyeliğine Yükseltilme ve Atanma Yönetmeliği ile Hitit Üniversitesi Öğretim Üyeliği Kadrolarına Yükseltilme ve Atanma Yönergesi'ne aykırı olduğu, akademik hizmet gereklerine uyarlık taşımadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemlerin hukuka uygun olmadığı sonucuna vardı” denildi.
Mahkemenin bu kararının, Türkiye’de uzun süredir eleştirilen akademik atamalarda liyakat sorununa dikkat çeken önemli bir örnek olduğunun ifade edildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Atama süreçlerinde akademik yeterliliğin göz ardı edilmemesi gerektiğini ortaya koyan karar, üniversitelerin iç mevzuatına uygun, şeffaf ve objektif değerlendirme mekanizmalarının zorunluluğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bilgi üretiminin emeğin karşılığını alabildiği, adil ve liyakate dayalı bir yapıda artacağı şüphesizdir. Tam da bu nedenle, yükseköğretim kurumlarında alın teriyle çalışan eğitim ve bilim emekçilerinin ücretleri her yıl biraz daha erirken, siyasi baskılarla kuşatılmış, içi boşaltılmış üniversitelerde öğretim elemanları kadro ve atama adaletsizliğine mahkum edilirken, ekonomik ve özlük hakları oldukça kısıtlı olan idari ve teknik personelin kayıpları artarken, üniversitelerimizde koşulları iyileştirilmek bir yana, hak gaspları her geçen gün daha da derinleşirken; Eğitim Sen Çorum Şubesi olarak soruyoruz: Liyakatin yok sayıldığı bir düzende, akademik başarıdan nasıl söz edilebilir? Liyakatın olmadığı bir üniversitede, yükselen binaların, artan kampüs yatırımlarının bilime nasıl bir katkısı olabilir? Adil ve şeffaf atamalar yapılmazken, kalite ve akreditasyon belgeleri gerçekten başarı mıdır, yoksa sadece kurumsal bir illüzyon mudur? Akademik olarak hak eden yerine hak etmeyen ödüllendirilirken, fakültenin adını değiştirerek bilim üretimini artırabilir mi? Liyakatsiz atamaların gölgesinde öğrenci kontenjanlarını doldurmanın, doluluk oranlarını %100’e ulaştırmanın ne anlamı kalır? Bilimsel kariyer planlaması adaletsizliğe teslim olmuşken, Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi (TYÇ) logosu almanın gerçekten bir değeri olabilir mi? Liyakatın ayaklar altına alındığı bir yapıda, hangi yatırım, hangi belge, hangi istatistik üniversitenin itibarını kurtarabilir? Eğitim Sen Çorum Şubesi olarak, üniversitelerdeki liyakatsizliğe alışmayacağız, susmayacağız, boyun eğmeyeceğiz. Ortak geleceğimiz için insan, toplum ve doğa yararına üniversite mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Bundan sonraki kadro ve atama süreçlerinde yaşanan her türlü adaletsizliğin takipçisi olacağız. Eğitimin tüm kademelerinde görev yapan eğitim ve bilim emekçilerinin farklı adlar altında aynı baskılara, aynı eşitsizliklere ve aynı adaletsizliklere maruz kaldıkları bilinciyle, tüm üniversite emekçilerini ortak tavırla hak mücadelesini büyütmeye davet ediyoruz.” (Haber Merkezi)





