Allahın, kiminizi kiminize üstün kılmaya vesile yaptığı şeyleri (kıskanarak) arzu edip durmayın. Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır. Kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Çalışın da Allah'tan, onun karşılığını isteyin. Şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla bilendir. (Nisa;32) 
Kur'an, haset ve kıskançlık konusunda bazı örnek ve açıklamalarla insana yol göstermiş ve kıskançlığın kötülüğünü anlatmıştır. Allah(c.c.), bir insana herhangi bir nimet verdiği zaman, bir diğer insan verilen o nimetin yok olmasını veya onda olmayıp kendinde olmasını isterse, kıskançlık etmiş olur. Bir insan, başkasına verilmiş olan bir nimetin benzerini kendisi için isterse ve kötü niyet ve temennilerde bulunmazsa, o kişi o zaman haset değil gıpta etmiş olur. Gıpta ederek iyilikte yarışmakta bir kötülük yoktur. Fakat kıskançlık, her halükârda haramdır. Haset etmekten, kıskançlıktan ve dolayısıyla hatalı bir yolda ilerlemekten çekinen insanlar, etraflarında bulunan insanlarda güzel bir özellik gördüklerinde ya da onlara bahşedilen nimetlerin bolluğu ile karşılaştıklarında, kıskançlık duymaktan Allah'a sığınırlar. Haset ve kıskanç mizaçlı insanlar hem psikolojik olarak hem de bedensel olarak yorgun olurlar. Kıskanç duygular insanı içten içe kemiren, yıpratan bir hastalıktır. İkili ilişkileri harap eden, arkadaşlıkları bozan, yuvaları yıkan hep bu kıskançlık hastalığıdır. 
Kıskançlığın kaynağı nefistir. Nefsine yenik düşen insan kıskanır ve kıskançlık ise insanı, şuuru kapalı bir hale sokar. Nefsinin bencilce isteklerinin boyunduruğu altında olan kişi de doğru düşünmeden ve hakkı olmadığı halde, bir başkasının malını ve maddi imkanlarını kıskanır. Yalnızca malına değil başarısına, ilmine, güzelliğine veya zekasına kıskançlık eder. Eğer ki bu haset sahibi kişi kendine insanlar arasında bir yer de edinmişse; kıskançlığıyla etrafındaki herkesi etkilemeye çalışır. Böyle yapan kimse, kıskandığı kişi veya kişilere karşı kışkırtıcılık yapmayı ve onlara elinden geldiğince bir zarar vermeyi amaçlar. Bu hastalıklı davranışta bulunan insanlara göre tüm güzelliklere kendileri layıktır. Kur'an'a göre kıskançlık etmek ve başkasının başına gelen bir musibete sevinmek, birbirinden ayrılmayan iki kötü vasıftır. "Size bir iyilik dokunursa, bu onları üzer. Başınıza bir kötülük gelse, ona sevinirler. Eğer siz sabırlı olur, Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız onların hileleri size hiçbir zarar vermez. Çünkü Allah onların işlediklerini kuşatmıştır. " (Ali İmran; 120) 
Yoksa onlar, Allah'ın lütfundan verdiği şeyler için insanlara hased mi ediyorlar? Oysa İbrahim soyuna Kitab?ı ve hikmeti verdik ve onlara büyük bir hükümranlık bahşettik. (Nisa; 54) 
Başkalarının yediğini, içtiğini, giydiğini, oturduğu evini, arabasını kıskanan insanlar hayatta asla huzur bulamazlar. Kıskançlık, bizi yanlış yollara sürükler. Çünkü kıskanmakla istedik-leri şey onların olmaz. ?Kıskanma ne olur, çalış senin de olur.? sözü gereği bir şeye ulaşmak için çalışmak, gayret göstermek ve emek harcamak gerekir. Sonunda elde edersen şükredersin, sevinirsin ve tadını çıkartırsın. Elde edemezsen sabredersin.
 Bir tasavvuf ehli şöyle söyler: ?Kendinden üsttekilere bakarak üzülme. Biraz da kendinden aşağıdakilere bakmasını bil. Mutluluk ancak böyle gelir, bunu sakın unutma! Kıskançlığın ne kadar kötü bir şey olduğunu, ondan nasıl sakınmamız gerektiğini Allah(c.c) bize şöyle bildiriyor:
 De ki: Yaratılmışların şerrinden, karanlık çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfleyenlerin şerrinden ve kıskançlık edenin, içindeki kıskançlığını dışarıya vurduğu vakit, şerrinden; şafak aydınlığının Rabbine (Allah'a) sığınırım.