Kur'an-ı Kerim'in Gönderiliş amaçları 20 İslam veya Kur’an denildiği zaman bazı insanlar namaz ve oruçtan ibaret olan bir din gibi anlıyor veya algılıyor. Kur’an ve sünnet’i dikkatli bir şekilde okuyup incelediğimiz zaman hayatımızı kuşatan her alanda bilgi verildiğini, Peygamberimiz ve ashabının uygulamaları ile de bir yaşam tarzına dönüştüğünü görürüz.
Her müslüman yaratılış amaç ve gayesini öğrenebilmesi için hiç olmazsa hayatında bir defa da olsa en kısa zamanda Kur’an-ı Kerim’in mealini dikkatli bir şekilde nüzul sebepleri ile birlikte bir rivayet tefsirinden okumalıdır. Kullanacağımız bir eşya veya alacağımız bir arabayı iyice sorar araştırırız. Telefonumuza veya mail adresimize bir mesaj geldiği zaman hemen merak eder, okuruz da, bizlere dünya ve ahiret mutluluğunun reçetesini sunan Rabbimizin mesajını merak edipte dikkatli bir şekilde okuma zahmetinde bulunmayız.
Yüce Rabbimiz. Biz bu Kur’an-ı okumanız, anlamanız, ondan yararlanmanız ve yaşamanız için gönüllerinize bir şifa kaynağı, doğruyu gösterici bir pusula ve kılavuz olarak gönderdik buyuruyor. Ayetlerin bir kısmı yol gösterici ve öğüt verici mahiyettedir. “Bu (Kur'an), bütün insanlığa bir açıklamadır; takva sahipleri için de bir hidayet ve bir öğüttür. (Âli İmrân 138) “O (Kur'ân) sana ve kavmine bir zikir (uyarı,) dir ve mahşerde (ona uyup uymadığınızdan) sorulacaksınız.” (Zuhruf 44) “Gerçekten bu Kur'ân en doğru yola iletir ve iyi işler yapan müminlere, kendileri için büyük bir ecir olduğunu müjdeler.” (İsra 9 “Biz bu kitabı sana sırf hakkında ihtilafa düştükleri şeyi insanlara açıklayasın ve iman eden bir topluma da hidayet ve rahmet olsun diye indirdik.” (Nahl 64)
Öğrencilik yıllarımızda bazıları aman Kur’an meali okumayın anlayamazsınız veya yanlış anlarsınız dediler ama nedenleri, niçinleri ile birlikte bir tefsir kitabından okuyun demediler. Bugünde aynı şeyi dillendirenler var. Bir tefsir kitabından ayetlerin nazil oluş sebepleri ile birlikte okunursa daha bir anlam ve mana kazanmış olur ve zihinde ki taşlar yerine oturmuş olur. Bazı ayetler var ki, bazı olaylar, hâdiseler veya sorular üzerine nazil olmuşlardır. Mesela, Uhut savaşında peygamberimize çok benzeyen Musap Bin Ümeyir şehit edildiğinde müşrikler peygamberimizi zannederek sevindiler. İmanı gönüllerine tam olarak sindiremeyen yeni Müslüman olmuş bazılarının, “Hz. Muhammet vefat ettiğine göre, geri eski dinimize (putlara) dönelim” Demeleri üzerine: “Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim geri dönerse, Allah'a hiçbir şekilde zarar vermiş olmaz. Allah, şükredenleri mükâfatlandıracaktır.” (Âli İmrân 144) Ayeti kerimesi nazil olmuştur. Tefsir okumak için zaman ister, sabır ve azim gerekir. Gönüllerin Allah’ın kelamı ile buluşmalarına engel olmaktan daha yanlış bir şey olabilir mi? Cat Stevens (Yusuf İslam), Roger Garudi ve daha birçok insan Kur’an-ı, islâmı ve Peygamberimizin hayatını araştırarak Müslüman olmuşlardır. Sağlam bir iman ve itikada sahip, ruhuyla, bedeniyle, malıyla ve canıyla İslam’ı yaşayarak çok güzel hizmetler veren bunlar gibi kardeşlerimizde vardır.
Günümüzde bilgiye ulaşmanın yolları gayet kolaylaştı. İnsanlar anlayamadıkları bir ayetin tefsiri için araştırdıklarında, birçok müfessirden, istenilen ayetin nazil oluş sebebiyle ilgili bilgiye ulaşma imkânları vardır. Kur’an da, herkesin çok rahatlıkla anlayıp yaşayabilecekleri kadar muhkem ayetler var. Müphem (kapalı) veya müteşabih (eş anlamlı veya yoruma açık) ayetlerden sorumluluğumuz yok. Müphem veya müteşabih ayetler, ilimlerin ilerlemesiyle zaman içerisinde anlaşılır bir hale gelmektedir. “Kitabı sana O indirdi. Onun bazı ayetleri muhkemdir (ki) onlar Kitabın anasıdır. Diğerleri de müteşâbihdir. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak için müteşâbih ayetlerin ardına düşerler. Oysa onun tevilini Allah'tan başka kimse bilmez. İlimde ileri gidenler: ‘Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır’ derler.(Bu inceliği)Ancak aklıselim sahipleri düşünüp anlar.” (Al-i İmran 7)
Bazen müphem veya müteşabih bir ayet soruluyor. Bilmediğimiz bir konuda zorlama bir yorum yapmak yerine, bilmiyorum demekte bir ilimdir. Bazı ayetler var ki Everest dağının zirvesinde. Bu gün ki şartlarda bizim oraya çıkmamız ve o mesajı anlamlandırmamız mümkün değildir. Belki onunda anlaşılmasının zamanı vardır. Kur’an’da ki ayetlerin bir kısmı da yol gösterici, yanlışlıklardan kötülüklerden koruyucu, öğütler mahiyetindedir. “Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları onunla (Kur’an ile) uyar. Onlar için Rablerinden başka ne bir dost, nede bir aracı vardır, belki öğüt alırlar” (En’am 51) “Nitekim kendi içinizden size ayetlerimizi okuyan, sizi kötülüklerden arındıran, size Kitabı ve hikmeti talim edip bilmediklerinizi size öğreten bir Resul gönderdik” (Bakara 151) “Onu dosdoğru olarak indirdik ki katımızdan gelecek şiddetli azâba karşı (insanları) uyarsın ve iyi işler yapan müminlere de kendileri için güzel mükâfat bulunduğunu müjdelesin diye” (Kehf 2)
Birçok ayette bu Kur’an aklı olanlara bir öğüttür, hiç düşünmez misiniz? İdrak etmez misiniz? Çevrenize dikkatle bakmaz mısınız? Araştırmaz mısınız? Diye Yaratanın varlığını, birliğini ve kudretini görebilmemiz için bizleri okumaya, araştırmaya ve düşünmeye sevk ediyor. Çünkü düşünen ve araştıran bir insan her şeyin Allah’ın varlığına, birliğine, azametine, kudretine ve sonsuz ilmine işaret ettiğini, hiçbir şeyin sebepsiz ve gayesiz olarak yaratılmadığını fark eder. Bunu fark ettiği zaman da imanı artar. “Müminler ancak onlardır ki, Allah anıldığı zaman kalpleri titrer. Allah'ın ayetleri kendilerine okunduğu zaman bu, onların imanını artırır. (kuvvetlendirir) Onlar yalnız Rablerine dayanır ve güvenirler” (Enfal 2) İman güçlenince salih amelleri beraberinde getirir. İmanla ibadetler birleştiği zaman da güzel ahlaki davranışlar ortaya çıkar ki işte o zaman insan yaratılış amacını ve gayesini kavramış ona göre yaşamış ve hakkın rızasını kazanmış olur. Karşılığında ise Rabbimizin “Ey huzura kavuşmuş insan! Sen O'ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön. (Seçkin) kullarım arasına katıl ve cennetime gir!” (Fecr 27-30) İlahi hitabının muhatabı olur.
Sözlerin en güzeli, en hoşu, en doğrusu, en faydalısı... Allahu ın Kelamı Kur’an-ı Kerim’dir. Kullar onu okudukça ve yaşadıkça nurlanır, aydınlanır, canlanır, ferahlanır, felah bulurlar. Onun nurundan uzak kalan gönüller ise çoraklaşır, kararır, sararır, kurur, manevi yönden ölür. Nefsin esiri, şeytanın ise oyuncağı haline gelir.
Rabbimizden, Kuran ın feyzinden yararlanan, Peygamberimizin ahlakı ile ahlaklanan kullardan olmayı dileriz.