Kur’an-ı Kerim’de dikkatlerimizin çekildiği konulardan biriside, gelecekteki istikametimizi doğru bir şekilde belirleyerek, dünyadaki imtihan sürecini en iyi bir şekilde değerlendirebilmemiz için geçmişte peygamberler aracılığı ile gönderilen ilahi mesajları kâle almayan veya varlık sebebine düşman kesilen ve bu yüzdende helak olan kavimler ve helak olma nedenleri ile ilgili bilgilerdir.
Yüce Rabbimizin Kur’an-ı Kerim’de “Biz insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberler göndermedikçe azap etmeyiz.” “Biz her ümmete müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberler göndere gelmişizdir.” Gibi birçok ayeti kerimede insanın sorumlu bir varlık olduğunu, dünyaya gönderilişinin belirli bir gayesi olduğunu, onu da yüce Rabbimizin çizmiş olduğu istikamette yürüyerek iyi bir kul, iyi bir mümin olmamızı istemesidir. Bunun içinde yol gösterici ve Allah’ın emirlerini uygulayarak örnek teşkil edecek peygamberler gönderdiğini görmekteyiz.
Peygamberlerin hayatlarına, kendilerine yüklenen sorumluluklara, sabırla verdikleri mücadeleye ve çektikleri sıkıntılara baktığımız zaman işlerinin ne kadar zor olduğunu görürüz. İnkârcı toplumlar genelde peygamberlerden mucize istiyorlar, peygamberlerde dua ediyor, Yüce Rabbimiz peygamberinin duasına icabet ederek o istenilen mucizeyi gerçekleştiriyor. Mesela Salih peygambere, sana inanmamız için, bize bir mucize gösterebilir misin? Derler. O da nasıl bir mucize istiyorsunuz diye sorar. Onlarda şu kayadan bir deve çıkarmanı istiyoruz, sütü yazın serin, kışın sıcak olsun! Bu sütten içen her hasta şifa bulsun, fakir bir kimse ise fakirlikten kurtulsun!” derler. Salih (a.s) dua eder ve kaya yarılarak oradan bir deve çıkar. Mucize isteyenler bir süre sonra suyumuza ortak oluyor diye deveyi keserler. Bunun üzerine de Allah’u Teâlâ nın şiddetli azabı üzerlerine gelir. Bazen de birçok peygambere sen delisin, sihirbazsın, kâhinsin, büyücüsün demişlerdir. Veya sen peygamber falan değilsin, eğer peygamber isen Allahına dua et bize nasıl bir musibet verecek merak ediyoruz diyecek kadar da ileri giderek belalarını istemişlerdir.
Kur’an-ı Kerim’de helak olan kavimler ve helak olma nedenleri ile ilgili bilgilere baktığımız zaman Kur’an, helak olan bir kavmi bir hikâye şeklinde baştan alıp sonuna kadar detaylı bir şekilde anlatmaz. Yeri geldikçe kısa, öz ve net bilgiler sunar. Kur’an-ı Kerim de helak olan kavimlerle ilgili bilgi verilmesindeki 1.Amaç bakın şu kavimler emri ilahimize uymayarak dünyada helake uğradılar. Ahirette de azap yakalarını bırakmayacak. “Onların (günahkârların ve inkârcıların) durumlarını bir görseniz. (Mahşer günü) utançtan yüzlerini önlerine eğerek şöyle diyecekler. Allah’ım biz artık anladık tekrar bizi dünyaya bir daha gönder de, bak nasıl salih ameller işleyeceğiz bir gör diyecekler.” (Secde 12) Peygamberimiz, kutsi hadisinde cenabı hakta onlara şöyle diyecek buyurur. “Ey kullarım! Ben size ilahi kitap ve peygamber göndermedim mi? Onlar: Evet gönderdin. Allah (c.c): Benim mesajım sizlere ulaşmadımı? Evet ulaştı. O zaman neden uymadınız buyurduğunda söyleyecek bir sözleri olmayacak.”
Kur’an da ki helak olan kavimlerin durumlarının haber verilmesinde ki 2.amaç ise peygamberimizi teselli sadedindedir. Sen bunca gayretine rağmen Müslüman olmadıkları gibi bana yapmadıklarını bırakmadılar diye kendini helak edeceksin, hâlbuki sadece sana değil bak senden önce ki peygamberlere daha da fazlasını yaptılar. Üzülme, ümitsizliğe düşme ve sana yüklenen görevi yerine getirmeye çalış mesajı verilmiştir. Asıl amaç ise bunlardan dersler çıkarın, ibretler alın ve sizlerde dünyanızla birlikte ahiretinizi karartmayın mesajıdır.
Kur’an-ın geçmişteki kavimler ile ilgili sunduğu pasajları okurken anlatılan olaylardan sorumlu bir varlık olarak bu mesajlardan Kur’an-ın ilk muhataplarının ruh dünyalarında ne gibi bir değişiklikler yarattığını düşünerek, kendi hissemize ne düştüğüne bakarak dersler çıkarmaya çalışmak lazım. Yoksa olaylara sıradan bir kıssa veya hikâye gibi bakarsak verilmek istenen mesajı doğru okumamız ve dersler çıkarmamız mümkün olamaz.
Şimdi konu ile ilgili ayetlerden bir kısmına bakalım; “Biz, onlardan önce kendilerinden daha güçlü olan, diyar diyar dolaşan nice nesilleri helâk etmişizdir. Kurtuluş var mı?” (Kâf 36) “Bizim, onlardan önce nice nesilleri helâk etmiş olmamız kendilerini (doğru) yola getirmedi mi? Hâlbuki onların yurtlarında gezip dolaşırlar. Bunda, elbette ki akıl sahipleri için nice ibretler vardır.” (Taha 128) “Peygamberlerin haberlerinden senin kalbini (tatmin ve) teskin edeceğimiz her haberi sana anlatıyoruz. Bunda sana gerçeğin bilgisi, müminlere de bir öğüt ve bir uyarı gelmiştir” (Hud 120) “Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır. (Bu Kur'an) uydurulabilecek bir söz değildir. Fakat o, kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi açıklayan (bir kitaptır); iman eden toplum için bir rahmet ve bir hidayettir.” (Yusuf sur 111)
“Andolsun ki biz, «Allah'a kulluk edin ve Tâğut'tan sakının» diye (emirlerimizi tebliğ etmeleri için) her ümmete bir peygamber gönderdik. Allah, onlardan bir kısmını doğru yola iletti. Onlardan bir kısmı da sapıklığı hak ettiler. Yeryüzünde gezin de görün, inkâr edenlerin sonu nasıl olmuştur!” (Nahl 36)
“Ey müminler!) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet Peygamber ve beraberindeki müminler: Allah'ın yardımı ne zaman! Dediler. Bilesiniz ki Allah'ın yardımı yakındır.” (Bakara 214)