Eskiden yılbaşı yaklaşırken firmalar takvim dağıtırlardı. 
Takvim deyince de aklımıza Saatli Maarif Takvimi gelirdi. Saatli Maarif Takvimleri cep ve duvar olmak üzere iki çeşitti. Her ikisi de ağırlıklı olarak kullanılsa da, cep çeşidi daha yaygındı diye hatırlıyorum.
Bu takvimin cemaziyel evveline gittim, ilk Türk kitapçılarından H. Kasım Efendi tarafından kurulan(1895) Maarif Kitaphanesi tarafından aynı adla basıldığını gördüm. Esasında kitaphaneyi oğlu Naci Kasım(1883-1963) geliştiriyor. Müessese ilk defa İstanbul Hakkâklar (bugünkü Sahaflar) Çarşısında kuruluyor.
1928 Harf İnkılâbının ardından yarısı eski harflerle, yarısı Latin harflerle sonraları tamamı Latin harflerle ilk kitaplar bu Maarif Kitaphanesi tarafından basılıyor ve yayınlanıyor.
 İşte bu arada çıkardığı Saatli Maarif Takvimi, Türkiye çapında meşhur oluyor ve tutuluyor. 
Takvimin önyüzünde günün bilgileri ve ezan vakitleri, alt kısmında önemli bir söz, kıymetli bir vecize yer alır. Arka tarafında mutlaka bir fıkra, seçilmiş bir şiir, "günün tarihi" başlıklı bir bölüm, nasihat içeren paragraflar ve faydalı bilgiler vardır. Her bir takvim yaprağının arka yüzünde bir yemek listesi bulunur. Yaşlıdan gence bütün insanların ilgiyle okuyacağı bir ansiklopedi gibidir Saatli Maarif Takvimi. (Bkz. https://tarihdergi.com/babiali-ve-yilbasi-saatli-maarif-takvimi/)
Piyasa da tutulan bu takvim örnek teşkil etti, şirketler, vakıflar, dernekler, matbaalar benzer özelliklerde takvim bastılar, hal-i hazırda eskisi kadar olmasa da basılmaya devam ediyor.
Şimdilerde ajandalar revaçta. Dijital takvimler, akıllı telefon ve tabletlerin takvim uygulamaları daha çok revaçta.
İşte böyle promosyon dediğimizde sözünü ettiğimiz hediyeler gündeme geliyordu. Zira promosyon kelimesinin TDK'ya göre biri gerçek biri terim olmak üzere iki farklı anlamı vardır: 
İlk Anlamı: Bir ürünü özendirmek amacıyla gerçekleştirilen tanıtımlarım tamamı. İkinci Anlamı: Reklam çalışmalarının her biri. 
Ticari bir terim olarak promosyon kişilerin, firmaların ve kurumların kendilerini tanıtmak ve daha geniş kitlelere ulaşmak amacı ile logo ve sloganlarının bulunduğu hediyelik eşyalara  denir. Bu bir nevi reklamcılık faaliyeti oluyor. Yabancı kökenli bir kelime ve Türkçe karşılığında ise "özendirmek" ifadesini görüyoruz. 
Özellikle 20. Yüzyıl ile birlikte reklamcılık denilen olgu insanların hayatına girmeye başladı. Tanıtım maliyetleri inanılmaz boyutlara ulaşan firmalar da giderlerini azaltabilmek için promosyon dediğimiz olguyu başlattı. Kısacası bu iletişim alanı bir ihtiyaçtan doğdu. Günümüzde hala bu organizasyon kullanılıyor. Kurumlar, müşterilerini ve potansiyel alıcılarını bu yolla kendisine çekiyor. 
     Yapılan araştırmalar sonucunda promosyonlar marka bilinirliğini arttırdığını kanıtlayan bir takım rakamlarla karşımıza çıkıyor. (Bkz. https://www.kcpromosyon.com/promosyon-nedir)

*  *
Artık promosyon yukarıdan beri anlattığımız tanımlarının ötesinde bir özel anlam kazandı. Bankaların kendilerinden maaş alan müşterilerine verdiği parasal hediye haline geldi. Halk arasında bu şekliyle de yaygınlaştı. 
Çalışanlar ve emeklilerin maaşlarına talip olan bankalar, promosyon yarışına girdiler, reklamlar, tanıtımlar, sms mesajlar dolu dizgin gidiyor.
Promosyon olarak kişi başına ödenen miktarlar, akıl alacak gibi değil. "Ne ve nereden kazanıyorsunuz da bu kadar bol keseden veriyorsunuz" demeden kendimi alamıyorum tecahül-ü ariflik yaparak. 
Eskiden bankayla iş tutmamaya özen gösterilirdi bizim mahallede. Hatta mümkünse gölgesine oturmazdık, korkardık. Bir; faiz çamuru sıçrayabilir, iki; görenler tarafından kınanır, ayıplanır ve kötü örnek olunur diye.
Günümüzde modernite bankalarla çalışmaya mecbur ve mahkum etti bizi. Senarist Birol Güven'in  Mandıra Filozofu filmindeki gibi hayat, doğal akışında gitmiyor ne yazık ki. 
Esnafından köylüsüne, işçisinden memuruna toplumun her kesimi bankalarla içli dışlı. Böyle olunca bankalar, kendilerine rağbeti artırmak üzere ev, araç, ihtiyaç kredisi ve kredi kartlarının yanı sıra promosyonu da hizmet kalemleri arasına almış görünüyorlar.
İyi de promosyon bu kadar cazip hale gelince ekonomik çalkantının olduğu bu günlerde bankanın gölgesinden kaçanların durumu ne olacak? (!)
Diğer taraftan mesele faiz olduğuna göre müslümanım diyen herkesi ilgilendirir.
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu maaş promosyonunda faiz şüphesi olduğu kanaatindedir. 
Kurul, konu ile ilgili olarak verdiği fetvada şöyle demektedir: 
"Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar, ücret ve maaşlarını anlaşmalı herhangi bir bankadan alabilirler. Bankaların, bu hizmetleri yürütme konusunda kurum ve kuruluşlarca kendilerinin tercih edilmesi karşılığında, gerek kurum ve kuruluşlara, gerekse çalışanlarına vermiş oldukları promosyonlar, işleyiş bakımından faize tam olarak benzememekte ise de şüpheden de tümüyle uzak değildir. Bu itibarla, ihtiyacı olmayan kimselerin, aldıkları promosyonları, fakirlere veya hayır kurumlarına vermeleri uygun olur."
Büyüklerimiz hep derler ya; "dağda evliya olmak kolaydır oğul, asıl önemlisi şehirde evliya olmaktır".
Meşhur tavsiyenin hikayesi değişik varyantlarıyla siz okuyucularımızca malumdur.
Bankalar promosyonla ilgili keselerini sonuna kadar açmış vaziyetteler.
Dağda değil şehirde evliya olmanın tam zamanı…
Vesselam.