Çorum Spor' a ilk marş yazanlardan birisiyim. Belki de ilkim. Sene 98… O zaman da farklı bir isim başlığı vardı takımın, hatırlamıyorum. Memleketimin takımı için bir şeyler yazmak istedim. Elimden geleni… Yaptım ve ilgili arkadaşlara verdim. Zaman içerisinde sosyal medya guruplarında paylaşmışlar. Kısa da olsa bir şöhret yaşamama sebep olan bu durum, beni bir süreliğine popüler yaptı. Yıllar sonra Haluk Levent son noktayı koydu ve Çorum Spor Marşı'nı yazarak kulüp için en güzelini yaptı. Hakikaten güzel olmuş. Çok beğendim. Emeğine sağlık Haluk Levent'in… Yine de benim çalışmamın değeri kulüp tarihi nazarında önemli bir yer tutuyor. Yokluk zamanı, hiçbir beklenti olmadan yapılan, samimi işler… Önemli olan yokken verebilmek!

Geçen gün ilk dört maçını kazanmış takımın beşinci maçına gitmek istedim. Yeni stadı da ilk görüşüm olacaktı bu. Çorum Spor'un yıllar içinde geçirmiş olduğu evrimi görecektim. 70'li yıllarda babamla gittiğimiz Diyarbakır Spor galibiyeti sonrası sahaya fırlattığı fötr şapkası geldi aklıma. Babam beni stada arkadaşı ile araya sıkıştırarak sokardı. Görünmezdim. Küçüktüm… Maç boyu bol küfürlü bir ortamdaydık. Yerli yersiz sebepli sebepsiz küfreden insanlar ile yan yana… Ben de okkalı bir küfür savursam çevremdeki tüm dayıların takdirini kazanacaktım. Maç boyu oyuna ait birkaç sahne görebildim. Abiler hop oturup hop kalkıyorlar, görmemi engelliyorlardı. Bir yandan üzerime atılan çekirdek kabuklarını temizliyordum. O çekirdeklerden bana da verseler o kadar kızmayacaktım. O kadar dikkat etmeme rağmen eve döndüğümde annem, göremediğim kafamdaki çekirdek kabuklarını temizledi.

Yıllar sonra spor kültürünün gelmiş olduğu noktayı görmek… Bu beni heyecanlandırıyordu. Olmadı. Paso Lig denen bir sistem bulmuşlar. Sisteme uygulama üzerinde kayıt olamıyordum. Saat Kulesi'nin orada bu işler için oluşturulmuş büfeye gittim. İki görevli TC kimliği ve bir foto ile bu işi kısa sürede hallediyorlardı. Tam sıra bana gelmişti ki bir çocuk araya girip seslendi:

- Abi bana da bir maç bileti versene!

- Paso Lig'in var mı?

- O ne abi?

- Kayıt olacan üyelik için, sen git baban gelsin!

O sırada yan tarafta duran kâğıt toplama arabasını gördüm. Çocuk bir yandan arabasına bakıyor, trafiği aksatmamasına dikkat ediyordu. Böyle bir sebepten oradan ayrılmak istemiyordu. Bekledi. Benim işim bitti. Benden sonrakinin de… O hâlâ bekliyordu. Kimse kalmayınca şansını bir daha denedi.

- Abi maç bileti versene, beş liram da var hem!

Görevliler güldüler. Bu işin parayla ilgisi olmadığını anlattılar. Çocuk hâlâ bir umut orada bekliyordu. Dayanamayıp, biraz da merakımdan yanına gittim.

- Çok mu gitmek istiyorsun maça?

- Evet…

- Baban yok mu?

- O gelmez, istemez de izin de vermez!

- Babanın istemediği bir şeyi niçin yapıyorsun?

- Ben top oynuyorum. Futbolcuları da yakından görmek istiyorum.

Bu sevdadan döndürmekten başka çarem yoktu. Ona bu işin olmaması yönünde bir şeyler söyleyip soğutmam gerekiyordu. Sonuçta ailesinin tasvip etmediği, yanlış bir teşebbüs içerisindeydi çocuk.

- Hem sen küfür etmeyi biliyor musun?

- Yok!

- Olmaz o zaman! Küfretmeyeni almazlar maça! Hem boyun da çok kısa, ağabeyler hop oturup hop kalkarken sen hiçbir şey göremezsin! Bir de eve dönünce annen bir ton azarlar seni. Üzerine atılan çekirdek kabuklarını izah edemezsin!

Çocuğun, sonu olumsuzlukla biten her cümlemin sonunda omuzlarının biraz daha düştüğünü gördüm. Çocuk içini çekerek oradan uzaklaştı. Başarmıştım! Az kalsın bir çocuk daha, sporun ağına düşecekti. Babası görse bana Allah razı olsun deyip sarılırdı. Çocuğu yoldan çıkarmadığım, ona göz kulak olduğum için minnet duygularını ifade ederdi. Paso Lig uygulamasına ne kadar şükretsek azdır! Yaşa Paso Lig! İyi ki varsın!