Kur'an-ı Kerim, sıla-i rahmi yani akrabalık bağlarını güçlü tutmayı, bir başka ifadeyle akrabalık ilişkilerini kesmeyi emreder: "Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten sakının" (Nisa-1)
Sıla-i rahim; akrabalık bağlarını yaşatmak, akrabaların birbirini ziyaret etmesi ve iyi ilişkiler kurması demektir. Kan bağı ve evlenme yoluyla oluşan akrabalık bağlarını yaşatmak, akrabalarla ilişkiyi sürdürmek, haklarını gözetmek, onlara ilgi göstermek, iyilik ve yardımda bulunmak, ziyaret etmek, sıla-i rahim çerçevesinde ele alınmalıdır.
İsra Suresi'nin 26. Ayetinde Cenab-ı Hak: "Akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver" buyurmaktadır. Aynı şekilde Nahl Suresi'nin 90. Ayetinde de: "Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder" denilmektedir. Muhammed Suresi'nin 22. Ayetinde de akrabalık bağlarını kesmek, yasaklanmıştır.
Hadis-i Şeriflerde sıla-i rahme çok önem verilmiştir:
"İbadetlerden en acele sevabı verilen, sıla-i rahimdir. Hatta bazı hanelerin fertleri fasık ve facir olurlar. Buna rağmen malları ve sayıları artar. Çünkü onlar, sıla-i rahim yaparlar" (Beyhaki)
"Akrabaya tasaddukta iki ecir vardır: Birisi sadaka ecri/sevabı, diğeri de akrabayı gözetme sevabıdır." (Tirmizi)
"Kim akrabasına ilgi gösterirse Allah da ona ilgi gösterir." (Buhari-Edep)
Bir kimsenin "Beni cennete götürecek bir iş söyler misin?" şeklindeki bir sorusuna Hz. Peygamber (sav): "Allah'a kulluk edip O'na hiçbir şeyi ortak koşmazsın, namazınızı kılar, zekatınızı verirsin ve akrabalarını gözetirsin" diye cevap vermiştir. (Buhari-Müslim)
"Faziletlerin en üstünü, sıla-i rahmi kesene karşı da sıla-i rahmi kesene karşı da sıla-i rahim yapman, seni mahrum edene vermen ve sana zulmedeni affetmendir." (Ramuz)
Peygamber Efendimiz (sav), bir kutsi hadiste Cenab-ı Hakk'ın şöyle buyurduğunu anlatıyor: "Ben, Rahman'ım sıla-i rahim için kendi ismimden bir isim yapıverdim. Binaen aleyh sıla-i rahime riayet eden kimseyi hedefine vardırırım. Sıla-i rahmi kesen kimseyi de mahrum ederim" (Buhari-Müslim)
Abdullah b. Amr'dan mervi hadiste Hz. Peygamber (sav) şöyle buyuruyor: "İyiliğe misli ile mukabele eden kimse, tam manasıyla akrabasına sıla etmiş değildir. Hakiki sıla, kendisiyle münasebeti kesenleri görüp gözetsin" buyurulmaktadır. (Buhari-Müslim)
Bir kişi, anne-babasından sonra sıla-i rahme daha çok önem vermelidir. Anne yarısı olan teyzeye, yarısı olan amcaya öncelik tanımalıdır. Ayrıca baba dostu diye bilinen kimseleri de kollayıp gözetmelidir.
Peygamberimiz (sav)e: "Ya Resulullah, annem ve babam öldükten sonra onlara yapabileceğim bir iyilik var mıdır?" diye sorulduğunda: "Evet, onlar için dua et, bağışlanmalarını dile. Vasiyetlerini yerine getir, akrabalarını koruyup gözet, dostlarına ikramda bulun" buyurmuştur. (Ebu Davud, İbni Mace)
Dost ve akrabalarla ilişkileri iyi ve sıkı tutmak, Allah ve Resulü'nün emrine uygun hareket etmektir. Sevinç ve neşeyi olduğu kadar dertleri de paylaşmaktır. Dost çevresini sürekli geniş tutmaktır. Danışma ve dayanışma noktasında daima bir dost bulabilmektir. Aksini yapmaksa bunlardan mahrum kalmaktır.