Düşünmek, insanın fıtratında vardır. İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özellik, düşünmesi ve aklını kullanmasıdır. Onun için islam felsefesinde insan, "düşünen canlı" olarak tanımlanmıştır.
Düşünce insanı doğruya, güzele, iyiye, hakikate, Hakk'a götürmelidir. Kulun tefekkürü ya kendi üzerinde yahut Allahü Teala'nın sıfatları ve yarattıkları üzerinde olur. Bu konuları düşündükçe yüceliğini daha iyi kavrar, imanı artar. Descartes'in "Düşünüyorum, öyleyse varım" sözünün anlam derinliğinde düşüncenin varlık delili olması yatar.
Felsefe tarihinde "Ben kimim? Neyim? Nereden geldim? Nereye gidiyorum? Sonum ne olacak? Bu alem nersi? Başka alem/ler var mı?..." gibi sorular hep sorulmuş ve cevap aranmıştır. Nurettin Topçu, "Var olmak, düşünmek ve hareket etmektir" diyor. Hz. Ali de "Düşünmeden susmak hata, ibret almadan bakmak da gaflettir" diyerek amacı ortaya koyuyor.
"O (kafirler) göklerin ve yerin mülkiyet ve tasarrufunu hiç düşünmediler mi?" (Araf-185) buyurularak çevremize baktığımızda Allah'ın varlığına ve kudretine delalet eden pek çok şeyin bulunduğuna işaret edilmektedir. Düşünen akıl sahipleri, mutlaka bunların yoktan var edilişine hayran kalacaktır.
İnsanın sperm ve yumurta hücresinden meydana gelişini düşün. O sudan kuvvetli sert kemiklerin oluşumunu ve her birinin bir araya gelerek vücudun teşekkülünü ve gelişimini tefekkür et. Birbirlerine damar ve sinirlerle bağlanışını göz önüne getir. Vücuttaki her organın yapısını ve işlevlerini incele. Birinin eksikliği halindeki sıkıntıları düşün. O zaman daha iyi anlarsın o benzersiz yapıyı. Gözün, kulağın, dilin ve dişin, kalbin ve beyinin yerine konulabilecek bir alet bulamazsın. Vücudun diğer kısımları da böyle.
Doğumdan sonraki evreleri iyi düşün. Her yaşın farklı istek ve davranışları olduğunu hatırla. Melekelerindeki gelişme ve ilerlemeyi göz önüne getir. Bunlar veya birisi olmasaydı neler olabileceğini tefekkür et.
Bir de çevrene bak; türlü türlü bitkiler, hayvanlar, dağlar ve ovalar, hayatı kolaylaştıran çeşit çeşit madenler, hava, su, toprak, deniz, ırmak derken gökyüzüne baktığında ay ve yıldızlar, dünyayı aydınlatan enerji kaynağı güneş… Rabbimizin bütün nimetleri önümüzde. Bunları ve daha nicelerini görüp tefekkür etmek ve bunları yaratıp emrimize verene şükretmek gerekmez mi?
Onun içindir ki Kur'an-ı Kerim de "Düşünüp ibret alın, ey basiret sahipleri" (Haşr-2) buyurulmaktadır. Peygamber Efendimi< (sav) de "Bir saat tefekkür, bir sene ibadetten hayırlıdır" buyurmuştur.
"Kesin olarak inananlar için yeryüzünde (dağlar, denizler, ağaçlar, bitkiler ve madenlerden) ayetler cardır. Kendi nefislerinizde de (ayetler) vardır. Görmüyor musunuz?" (Zariyat 2021)
Kur'an-ı Kerim'de insanı düşünmeye davet eden pek çok ayet vardır:
"Göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde akıllı kimseler için ayetler, ibretler vardır. Onlar ayakta iken, otururken ve yan gelip yatarlarken hep Allah'ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışını inceden inceye düşünürler. "Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın, Sen yücelikte sınırsızsın. Bizi ateşin azabından koru" derler." (Ali-i İmran 190-191)
"Yerleri ve gökleri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin çeşit çeşit olması, O'nun kudretinin alametlerindendir" (Rum. 22)
"Biz, gökyüzünü korunmuş bir tavan gibi yaptık. Onlar ise gökyüzünün ayetlerinden yüz çevirirler." (Enbiya-32)
"Biz; gökleri, yeri ve bunların arasında bulunanları, oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık. Onları sadece gerçek bir sebeple yarattık. Fakat onların çoğu bilmiyorlar." (Duhan-38-39)
"Ey Habibim de ki: Rabbimin sözleri için deniz mürekkep olsa, Rabbimin sözleri bitmeden deniz biter. İkinci bir deniz getirsek yine biter." (Kehf-109)
"İnsan neden yaratıldığına baksın." (Tarık-3)
"(İnsanlar) devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseldiğine, dağların nasıl dikildiğine, yeryüzünün nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı? (Gaşiye 1720)
"Yeri düzenleyen, orada dağlar, nehirler var eden, her türlü üründen çift çift yetiştiren, gündüzü geceyle bürüyen de O'dur. Doğrusu bunlarda düşünen kimseler için ibretler vardır." (Ra'd-3)
"Üzerlerindeki göğe bakmıyorlar mı? Biz onu bina ettik." (Kaf-6)
"İnsan önceden hiçbir şey değilken, kendisini nasıl yarattığımızı düşünmezler mi?" (Meryem 67)
"Sen dağları görürsen de onları yerinde durur sanırsın. Oysa onlar bulutların yürümesi gibi yürütülmektedir." (Neml-88)
"Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzerler." (Yasin-40)
"O, gökleri görebildiğiniz bir direk olmaksızın yarattı. Sizi sarsmasın diye yere de ulu dağlar koydu ve orada çeşit çeşit canlıyı yaydı. Biz, göklerden su indirip orada her faydalı nebattan çift çift bitirdik." (Lokman-10)
Ayrıca bak: Al-i İmran: 131, Nur:44, Nahl:66, Müminun: 21, Al-i İmran-13,7.
Bu konuda Kur'an'ın son uyarısı şöyledir: "Onlar Kur'an-ı (yaratılış sır ve hikmetlerini) düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri mi kilitli?"
Cemil Meriç diyor ki: "Düşünmek, caddelerden dikenli keçi yollarına sapmaktır. Ama zirvelere ona caddelerden gidilmez. Unutulmamalıdır ki her asırda birkaç kişi düşünür. Gerisi hep düşünülenleri düşünür." (Muhammed-24)
Felsefeci merhum Teoman Duralı da şöyle diyor: "Düşünmüyorsam, üretemem, hammaddeyi mamul maddeye dönüştüremem. Akan suyun alnında "benden elektrik üretilir" diye yazmaz. Hiçbir ağacın gövdesinde "benden dolap veya masa imal edilir" diye yazmaz. O halde önce düşünce, sonra iş ile eylem. Zaten eylem, düşünce tarafından biçimlendirilmiş, hareket değil midir?"
Öyleyse düşünceyi; iyiye, güzele, hayra ve Hakk'a yöneltmek gerek. O zaman amaca ve gerçek hedefe ulaşabiliriz.