Fiil yani amel ve eylem; dünya ve ahirette ceza ve mükafaat konusu olan her türlü iş ve davranışı ifade eder. Genel olarak ameller iki bölümde ele alınır.
Salih ameller; dinin yapılmasını emir ve tavsiye ettiği, iyi, doğru ve faydalı eylemler, sevap kazanmaya vesile olan işlerdir.
Gayr-i salih ameller: Yapılması yasaklanan veya hoş karşılanmayan, kötü, yanlış, zararlı ve günaha yol açan amellerdir. Bunlar haram, mekruh ve müfsit bölümlerine ayrılır.
Müminin görevi; salih amellerle meşgul olup haramlardan, kötü huylardan ve çirkin fiillerden sakınmaktır. Bu da ancak dostlarını iyi seçmekle mümkündür. Mevlana diyor ki; "Salih insanlarla dost ol. Çünkü kervan ne kadar kalabalık olursa, yol kesenlerin beli o kadar kırılır. "Yani o dost çemberini aşıp şerrin bulaşması o kadar imkansızlaşır.
İmam-ı Rabbi de dost seçimine işaret etmektedir.
"Kumarbazlarla oturup kalkan kimse, belki kumar oynamaz. Böylece kendisini kirlenmemiş zannedebilir. Lakin kumarbazlarla beraber olduğu müddetçe onlardan olumsuz etkilenerek kumar oynamayı zamanla hoş görmeye başlar. Bu ise manevi bir yıkımdır."
Kur'an-ı Kerim, müminleri hep salih amele teşvik ediyor.
"İman edip salih amel işleyenlere ne mutlu! Onların sonunda varacakları yer ne güzel! (Ra'd-29)
Allah, insanları diledikleri şekilde amel etmekte serbest bırakmıştır. (Bak: Fussilet-40)
"Kim iyi iş yaparsa faydası kendisinedir. Kim de kötü iş yaparsa zararı yine kendisinedir. Sonra Rabbınıza döndürüleceksiniz." (Casiye:15)
Ahiretteki cennet de cehennem de dünyada iken kazanılır. Ölüm anındaki pişmanlıklar fayda vermez. Cehennemi görümce geri dönülemeyeceğini herkes anlar. "O günahkarların, Rabları huzurunda başlarını öne eğecekleri, "Rabbimiz! Gördük, duyduk. Şimdi bizi dünyaya geri gönder de iyi işler yapalım, artık kesin olarak inandık" diyecekleri zamanı görsen" (Secde-12)
"Kim zerre kadar hayır/salih amel işlerse onu görür. Kim de zerre kadar şer işlemişse onu görecektir." (Zilzal 7-8)
Mümin, sadece kendinden sorumlu değildir. Aile fertlerinden de sorumludur: "Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun." (Tahrim:6)
Günah işleyen hiçbir mümin, ümitsizliğe düşmemelidir. Af ve tevbe kapısı her zaman açıktır. "Eğer yasakladığımız büyük günahlardan sakınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere koyarız." (Nisa-31)
Hadis-i Şerifte de buna işaret ediliyor:
"Güzel huylar, günahları suyun kırağıyı erittiği gibi eritir. Kötü huylar da iyi amelleri sirkenin balı bozduğu gibi bozar."
Bilhassa şiddetle kaçınmalıyız. Katillik, hırsızlık, haksızlık, namusa iftira ve zina etmek, yetim malı yemek, anne-babaya saygısızlık, zulüm ve adaletsizlik, faiz yemek, yalan söylemek, emanete ihanet etmek gibi büyük günahlardan uzak durmalıyız. Küçük günahları da hafife alıp alışkanlık haline getirmemeliyiz.
Öyleyse her mümin, özellikle büyük günahlardan daima uzak durmalı, kötü huylularla dost olmamalı, güzel amellerle meşgul olmalıdır. Dünyada iken cennetin yolu, buradan geçmektedir. Allah'ın af ve merhametine ancak böyle ulaşılır.