İsraf, malı kendi nefsani arzuları için ve ölçüsüzce harcamaktır. Allah'ın rızasına uymayan, O'na isyan sayılan yollara, sağduyunun ve kamu vicdanının uygun bulmadığı şekilde harcamada bulunmaktır. İsraf, aşağılık duygusunu bastırmak için güç gösterisinde bulunmaktır.
Cimrilik ise, kendisine biriktirmektir. Harcanması gerekli yerlere meşru şekilde harcamada bulunmaktan kaçınmaktır. Makul denge ise israftan ve cimrilikten uzak olarak gereken yerlere gerektiği gibi harcamaktır.
Gazzali'ye göre malı yaratılış gayesinin dışında harcamak israf, bu gaye için harcamaktan kaçınarak elde tutmak cimrilik, yaratılış gayesine uygun olarak harcamaksa cömertliktir. Cimrilik, servet edinme tutkusuyla karşı harcama ve hayır yapmaktan kaçınmaktır.
Kur'an-ı Kerim; dengeyi ortaya koymaktadır:
"(Rahman'ın kulları) harcadıklarında ne israf ederler ve nede cimrilik ederler. İkisi ortasında orta bir yol tutarlar" (Furkan-67) Bir başka ayette şöyle buyruluyor:
"Hısıma, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver. İsraf ile saçıp savurma. Çünkü saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleri olmuşlardır." (İsra: 26-27)
Bu ayetin tefsirinde müfessisler israfı; inanç, söz ve davranışta dinin, akıl ve örfün uygun gördüğü ölçülerin dışına çıkmak, özellikle mal veya imkanları meşru olmayan amaçlar için saçıp savurmaktır, diye tarif etmişlerdir. Dinen haram sayılan maddelerin ve lüks tüketimin israf olduğunu beyan etmişlerdir. Ayete göre malını, Allah'a itaatin dışında harcama; yoksa malını saçıp savurmuş olursun. Ayette geçen "Tebzir" kelimesi, malı yersiz harcamak demektir.
Mücahid diyor ki: Eğer insan bütün malını hak yolda harcasa saçıp savurmuş olmaz. Ancak haksız ve gayrimeşru yere bir ölçek harcasa onu saçıp savurmuş olur.
Katade, "Tebzir"i, malını Allah'a isyan, haksızlık ve fesat çıkarma uğruna harcamaktır, diye tarif ediyor.
Taberi ise, tefsirinde "Tebzir"in Allah'ın verdiği malı, isyan sayılan yerlere harcamaktır, diye tarif ediyor.
Savaşa hazırlık için servetinin yarısını veya tamamını bağışlayan sahabenin tavrını Hz. Peygamber Sav) övmüştür. Allah yolunda, meşru işlerde yapılan harcamalarda her hangi bir sınır konulmamıştır. Çok verirsem fakirliğe düşerim diye bir korkuya kapılmamak gerekir. Zira bu, şeytanın vesvesesidir.
"Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size çirkin şeyleri (cimriliği) telkin eder." (Bakara 268)
"Allah, cimrilik edenleri, başka insanların da cimri olmasını isteyenleri ve Allah'ın kereminden verdiğini saklayanları sevmez." (Nisa: 36-37)
"Allah'ın kereminden kendilerine verdiklerini infakta cimrilik gösterenler, sanmasınlar ki o, kendileri için daha hayırlıdır. Tersine bu, onlar için pek fenadır. Cimrilik ettikleri şey de kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır." (Ali-İmran-180) (Ayrıca bak: Leyl: 8-11)Kur'an-ı Kerim'de "Yiyiniz, içiniz, fakat israf etmeyiniz." (Araf-31) buyrularak belli bir ölçü konuyor. Dinimizde israf da cimrilik de haramdır. Hz. Peygamber (sav), "Cimrilikten Allah'a sığınırım" diye dua etmiştir. (Buhari)
Çağımızda istek ve ihtiyaçlar, hem değişmiş hem de çoğalmıştır. Çağdaş kapitalist sistemde üretim, tüketimi yönlendirmektedir. Cazip ambalajlar, değişik pazarlama teknikleri, reklam ve moda faaliyetleriyle tüketim teşvik edilmektedir. Bu da doğal olarak kaynakların ve milli israfına yol açmaktadır.
Ferdi sebeplerle olmasa bile milletler, kamu sektöründeki israf yüzünden yoksullaşır. İnsanlar da milletler de ellerindeki her türlü imkanı, meşruiyet sınırları içinde ve yerinde kullanmakla sorumludur.
Fert ve toplum olarak, Cenab-ı Hakk'ın bizlere verdiği imkanları israfa kaçmadan, cimriliğe de düşmeden orta yolu tutarak harcamak suretiyle Rabbimizin emrine uygun hareket etmeliyiz.