Bağımlılık yaratan madde ve diğer olguların kullanımı son yıllarda sadece Türkiye'de değil bütün dünyada yaygınlaşmaktadır. Özellikle madde kullanımı yaygınlaşmasının yanı sıra bağımlılık yaşı da her geçen gün azalmaktadır. Ergenlik dönemi, bağımlılığın oluşmasındaki en riskli dönemdir. Bu dönemde çocukları korumak için ailelerinde gereken bilinci kazanarak çocuğa koruyucu bir kalkan hazırlaması gerekmektedir.
Bağımlılık yaratan maddeler ve diğer olgular insana suni bir mutluluk sağlamaktadır. Bu suni mutluluk sağlandığında beyindeki sinir hücrelerinde bulunan ilgili kimyasallar yoğun bir biçimde salgılanmaya başlar. Bu salgılamaya bağlı olarak kişide o anda suni ancak çok güçlü bir mutluluk duygusu oluşur. Bütün ihtiyaçları giderilmiş hisseder ve bu sebepten aynı davranışı tekrar tekrar yineler. Devam ettikçe söz konusu durum bir ihtiyaç halini alır ve insanın hayatının merkezine yerleşir. Bağımlı insanın sağlıklı düşünmesi beklenemez. Bu aşamada tedavi zorunludur. İkna yoluyla tedaviye götürmek çoğu zaman imkansıza yakınıdır. Bağımlılıkta madde kullanımı söz konusuysa bırakıldığında yoksunluk söz konusudur. Yoksunluğun belirtileri ortaya çıkar. Bağımlılık oluşumu varsa madde bırakıldığında kişi krize girer. Çocuğu bağımlı bu krizi çözmek için yeniden madde kullanımına başvurur. 
Bağımlılık tedavisinde ilk olarak beyinde bir hasarın oluşup oluşmadığı kontrol edilir. Beyinde oluşan bir hasar varsa tedavinin şekli belirlenir. Tüm bunlar tıp eğitimi almış uzman kişiler tarafından yürütülür. Bütün tanı ve tedavi işlemleri tıp hekimlerince yapılabilir. Bağımlılığın terk edilmesindeki süreçte kişiliğin güçlü yanlarına odaklanmak önemlidir. Kişide hayır deme becerisini geliştirmek gerekir. Hastanın sosyal yaşamı da bu nokta da önem kazanır. Bir grup baskı varsa ve aile içi iletişim sorunları yaşanıyorsa işler zorlaşacaktır. Öncelikli olarak sosyal yaşamını yeniden düzenlemek ve aile içi ilişkileri sağlamlaştırmak gerekir. Aile ile olacak olan iş birliği en önemli adımdır. Bağımlılık oluşmadan önce durum fark edilir ve kişi durumun kötü sonuçlarıyla karşı karşıya kalırsa farkındalık sağlamak kolaylaşır. 
Bağımlılığa iten nedenler olarak arkadaş grupları, aile içi iletişimsizlik, şiddet vb. durumlar gösterilebilir. Ergenlik döneminde arkadaşlık ilişkilerinin önem kazandığı bilinmektedir. Arkadaşlar arasında grup baskısı oluşursa çocuğun bağımlı olmasının önüne geçilemeyebilir. Ayrıca bu dönemde grup içinde var olma, aileye karşı kendini kanıtlama ve kimliğini ortaya koyma isteği de bağımlılığa neden olabilecek etkenlerdir. Madde ve benzeri diğer olguları kullanarak bağımlı olan kişi çeşitli sinyallerle bunu belli eder. Ailelere bu noktada düşen en önemli görev çocuğun hal ve tavırlarındaki değişiklikleri gözlemleyip bunların nedenin anlamaya çalışmaktır. Çok para harcamaya başlamak, öz bakımı ihmal etmek, içe kapanma, sosyal iletişimi kesme, rutin işleri terk etme, okul terki, akademik başarısızlık temek belirtiler olarak sayılabilir. Elbette ki bu sayılan belirtiler kesin bağımlılık habercisi değildir. Fakat tüm bunlar göz ardı edilmemesi gereken başka bir sorunun ipucudur. Aileler her konuda çocuktaki değişimlerin farkında olan yakın gözlemciler olmalıdır. 
Çocukları bağımlılıktan korumak için ebeveynlere çok iş düşmektedir. Her konuda duyarlı olmak, çocuğun duygusal dünyasına girerek onu anlamak önemlidir. Bunlar yapılırken de çocuk kendini izleniyor, gözetleniyor gibi hissetmemelidir. Her çocuk disipline ve kurallara ihtiyaç duyar. Çocuğa karşı tutarlı olmak bunu gerektirir. Tutarlık olmak demek esnekliğe engel değildir. Çocuğu zorlayan kurallara ortak kararla güncellemeler zaman zaman yapılabilir. Bağımlılık konusunda aşırı tepki göstermek, ağır cezalar vermek çocuğu yalana sevk eder. Çocuk yapmak istediği bir davranış için mutlaka çözüm yolu arayacaktır. Çocuğun içten gelen isteği olmadıkça yasakların fayda etmeyeceği bilinmelidir.