İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde eğitim gördüğü sırada 28 Şubat süreci nedeniyle başörtüsünden dolayı okula giremediği için eğitim hayatını sonlandırmak zorunda kalan iki çocuk annesi Mürşide Gökgöz, 14 yıl sonra gelen afla eğitim hayatını tamamlayarak 28 Şubat'a karşı verdiği mücadeleyi sürdürmenin onurunu yaşıyor. 


İmam hatip lisesini bitirdikten sonra babasının ilahiyat fakültesinde okuması ısrarına rağmen hukuk fakültesini tercih eden Gökgöz, 3'üncü sınıftayken 28 Şubat kararları nedeniyle başörtüsü taktığı için okula alınmayan binlerce öğrenciden biri oldu. Yasağın kalkması için Beyazıt Meydanı'nda günlerce süren eyleme katılan, hatta nezarete atılan Gökgöz, yasakla birlikte değişen hayatını AA muhabirine anlattı. 


"Bu hatadan mutlaka dönülecektir çünkü başörtüsü kararı çok saçma" düşüncesiyle günlerce eyleme devam ettiklerini belirten Gökgöz, başörtüsü ile giremediği için kayıt yenilemediği fakülteyle ilişiğinin kesildiğini ve bir yıl sonra Bülent Gökgöz ile evlenip Çorum'a yerleştiğini söyledi. 
Eğitim hayatını yarıda bırakma pahasına da olsa başörtüsünü çıkartmadığı için hiç pişman olmadığını dile getiren Gökgöz, "Aradan yıllar geçtikten sonra halkın talebi doğrultusunda AK Parti hükümeti tarafından üniversite affı çıkartıldı. Ben de başvurdum ve üniversiteden ayrıldığım günden tam 14 yıl sonra aynı gün başvurumun kabul edildiğini öğrendim." dedi. 


Mürşide Gökgöz, ilk gün okula tek başına girmeye korktuğunu ifade ederek "Bu korku, bana içeride zarar verileceği korkusu değildi, 14 yıl önce yaşadıklarımın tedirginliğiydi. O dönemde birlikte okulu bıraktığımız arkadaşlarımızla buluşup ilk gün okula birlikte girdik. 2,5 yıl boyunca  Çorum'daki evimde sabah namazına kadar ders çalışıyor, kalan saatlerde ailemle ilgileniyordum. Sınav dönemlerinde Çorum'dan İstanbul'a gidiş, dönüş yapıyordum. 2,5 yıl sonunda mezun oldum ve mesleğime başladım." diye konuştu. 
"28 Şubat, yalnızca başörtüsüne değil
İslam'a vurulmak istenen bir darbeydi"
28 Şubat sürecinde dini inancı ile eğitim hakkını korumak için mücadele verdiklerinin altını çizen Gökgöz, şöyle devam etti:
"28 Şubat, yalnızca başörtüsüne değil, İslam'a vurulmak istenen bir darbeydi. Biz o dönemde yalnızca başörtüsü değil, İslam inancımızı savunduk. Bir süre sonra 28 Şubat kararlarına karşı bir yere varamayacağımızı anladık ama asla teslim olmadık. 14 yıl sonra gelen üniversite affını avukat olmak için değil öğrencilik yıllarımda verdiğim mücadeleyi sürdürmek için kullandım." 

Gökgöz, o dönemde kimi öğrencilerin başını açarak okula girdiğine, kimilerinin eğitim için yurt dışına gittiğine, kimilerinin ise okulu bırakıp evine döndüğüne işaret ederek şunları kaydetti: 
"Bunların hepsi birbirinden farklı ama çok zor günler geçirdi. Hepsi zulmü yaşadı. Başını açarak üniversiteye giren de çok acı çekti, başörtüsüyle eğitim almak için yurt dışına giden de. Ya da başörtüsünü çıkarmak istemediği için okulu yarıda bırakıp köyüne dönmek zorunda kalanlar da o çaresizliğin verdiği acıyı çekti. Öte yandan Türkiye bu süreçte okuyup ülkesine, milletine faydalı olmak isteyen bir jenerasyonu kaybetti. 28 Şubat’ta Türkiye'de korkunç bir kitle mağdur edildi. En büyük mağduriyet ise insanların din hakkında konuşmaktan korkar hale gelmesiyle yaşandı. İnsanlar artık ibadetlerini bile gizli yapmak zorunda kaldı. Günümüzde bu mağduriyetlerin bir kısmı giderildi ancak hala iadeiitibar bekleyenler var. Cezaevlerinde tutuklu bulunan insanlar var. Bunların da mağduriyetleri giderilmeli."

Editör: Haber Merkezi