FATİH AKBAŞ
Hitit Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Uçar, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda İncesu Kanyonu ile ilgili bir öneride bulundu.

Kanyonu gezmek için kayalıklara yapılan gezinti yolunun taş düşme riskinden dolayı tehlikeli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Metin Uçar, “Güzel bir gün geçirmek ve kanyonu gezmek için buraya gelenler hem taş düşme riski ile karşı karşıya kalıyorlar hemde tamda istenilen bir kanyon deneyimi yaşayamıyorlar. Önceden olduğu gibi kanyon içinde yürüyerek gezmek kanyon turizminin ruhuna da uygun olacaktır. Burada yapılacak tek şey suyun derin olduğu bölgelere tahtadan köprüler yaparak yürüyüşü daha keyifli hale getirmektir. Mevcut gezinti yolunun ahşap malzemesi de kullanılarak hem düşük maliyetli bir yenilik olacak hem de insanlar gerçek bir kanyon deneyimi yaşayacaklardır” dedi.

Prof. Dr. Metin Uçar paylaşımında şunları dile getirdi:

“Ortaköy’de bulunan İncesu Kanyonu harika bir alan. Gerçekten de sarp dağların arasından geçen bir çay, sağlı sollu ağaçlar, sarp kayalıklar güzel bir kompozisyon oluşturuyor. Uzun yıllar önce ilk defa gittiğimde çok mutlu olmuş, huzur bulmuştum. Ancak son gidişlerimde, ilk deneyimimi anlatan mutluluk ve huzurun yüksek dozuna ulaşamıyorum. Bunun nedenleri üzerinde durmak ve Kanyonun daha iyi olması için bazı öneriler sunmak istiyorum.
Doğa sadece "görme" yetimizi tatmin etmek için değildir. Maalesef son yıllarda yapılan birçok düzenleme, adeta "görme" yetisini merkeze almakta, doğa "seyirlik" bir resme dönüştürülmektedir. Onun için doğayı "görmek", görmenin önündeki "engelleri" kaldırmak öncelenmekte bunun için "rahat/engelsiz" yollar inşa edilmektedir. Oysa şehrin kalabalıklığı, gürültüsü, betonu, egzozu, yapaylığından kaçıp doğaya sığındığınızda sadece "görmek" yetmeyecektir. Kuş ve diğer canlıların cıvıltılarını "duymak"; toprağa, kuma, taşa, çimene "basmak"; suya "dokunmak", çiçekleri ve diğer kokulu bitkileri "koklamak"; yenebilecek bitki ve meyvelerden "tatmak"; önünüze çıkacak bazı engelleri "aşmak" doğayı deneyimlemenin başka bir kaç yoludur. 

İncesu Kanyonu ve çevresi gerçekten de iyi niyetle dizayn edilmiş ancak bu sadece "görmeyi" mümkün kılacak bir sınırlılık içinde kalmıştır.  Park olarak dizayn edilen mekanın (bilhassa sağ tarafı) ağaçlarla donatılmış, içinde rahat piknik yapılabilecek çardaklı bir alan oluşturulmuş, çeşmeden mescide, sabit mangallıklardan tuvaletlere, otoparkından güneş panelli aydınlatmalara kadar düşünülmüş. Bu alan takdire şayan. Benim asıl üzerinde durmak istediğim kısım doğal olan daha doğrusu olması gereken alan. 

Kanyonun iç kısmı ciddi masraflar yapılarak yürüyüş yolları ile örülmüş. Yüzlerce metre (emin olmamakla birlikte belki de binlerce) uzunlukta inşa edilen ve Kanyonun sağ tarafına monte edilen -demir profil ve ahşap gövdeden yapılmış- bir yürüyüş yolu var. Bu yol sizin, zahmet çekmeden "görme" ihtiyacınızı karşılayacak şekilde düşünülmüş. Ancak yüksekten düşecek taş ve kayaların ölümcül olabileceği görüldüğünden zamanla "tehlikeli" bir rotaya dönüşmüştür. Gerçi ilk yapıldığında düşecek taş ve kayalara karşı bazı yerlerde siperlikler de düşünülmüş ancak bu siperliklerin yeterli olamayacağı da kısa süre içerisinde deneyimlenmistir. Şimdi kanyona girmeden önce "taş düşebileceği" uyarısı ile karşılaşıyorsunuz. Biraz ilerleyince de daha ileriye gitmenin "tehlikeli ve yasak" olduğuna dair büyükçe bir levhanın yanından geçiyorsunuz.  Ancak bu levhayı anlamakta zorlanıyorsunuz  çünkü levhada aynen şu ifadeler bulunuyor "Dikkat: Taş düşme tehlikesi bulunduğundan yaya yolunun kullanılması tehlikeli ve yasaktır".  Levhanın anlaşılmamasının nedeni; (tahrik edici şekilde adeta gel buradan geç diyen) harika bir yaya yolunun olması, bu yolun yeni olması ve açık olmasına karşın levhanın yasak savmacılığı. Levhayı ilk okuduğumda anlayamadım, bir kaç kez daha okuma ihtiyacı hissettim. Zira okuduklarım ile zihnimin gördüklerini anlamlandırması bir biriyle uzun zaman eşleşmedi. Zihnim levhayı şu şekilde anlamaya çalışıyordu:  "taş düşme tehlikesine karşı yaya yolunu kullanın". Zira bu kadar büyük masraflar ile yapılan bir yolun önüne "aksi" bir levhanın konması anlamlı değildi. Zaten levhayı durup okuma gereği duymayan onlarca insan (çoğu lise talebesi) Kanyonun cazibesine kapılıp yaya yolunu takip etmeye devam etti. Yaya yoluna bu levhayı koyanlar da adeta levhayı "sorumluluğu üzerlerinden atmak" için koyduklarını satır aralarında anlatıyorlar. Çünkü  "tehlikeli ve yasak" ama sonuna kadar açık bir yol. Üstelik yoldaki bozulmalar ve kırılan ahşaplar da (vidaların parlaklığından ve yama ahşapların tazeliğinden oldukça yakın bir zamanda) özenle tamir edilmiş.
Her ne ise aslında ben bunun ötesinde bir şey söylemek istiyorum. Ve bir öneri ile daha güzel bir Kanyon deneyimi yaşanabileceğini düşünüyorum.

Sadece "seyirlik" olmayacak ve masrafı az olacak bir düzenleme yapılabilir.
İlk kanyona gittiğimde, yaya yolu henüz yokken, herhangi bir kamu otoritesi kanyona dokunmamışken, kendimizi düşecek kayalardan korumanın yolunu tam da kanyonun ortasından yürüyerek bulmuştuk. Bunun için yer yer suya girip çıkmamız gerekiyordu. Kumlu, taşlı, çimenli ve sulu bir güzergahı takip ederek Kibele kabartmasına kadar gitmiştik. İşte söze başlarken bahsettiğim ve halen unutamadığım doğayı her açıdan yaşamayı sağlayan ilk Kanyon deneyimim bu şekilde gerçekleşmişti. Maalesef şu anda yaya yolu dışında bir yol yok. Acaba Kanyonu daha sağlıklı kullanmanın bir yolu yok mu? Bence üzerinde düşünmek lazım. Benim bir önerim var. Az masraflı ve doğayı çok daha fazla deneyimlemeyi sağlayacağını düşünüyorum. 

Mevcut yaya yolu madem tehlikeli o zaman tehlikeli olan Kanyonun kenarı yerine taş düşme tehlikesi olmayan Kanyonun ortasından yürüyerek ilerlemek çok daha anlamlı olacaktır. Bunun için en ciddi sorun Kanyon  suyunun yer yer derinleşmesi ve bazı insanlar için bunun engel olmasıdır. Onun için yaya yolunun sökülerek, aynı malzemelerden ahşap köprüler yapılması çözüm olabilir. Kanyonun büyük kısmından (taş düşme tehlikesi olmadan orta kısımdan) yaya olarak geçmek mümkün, ancak belli yerlerde sudan geçme zorunluluğu olacaktır. Özellikle suyun derinleştiği bir kaç yere ahşap köprü yapmak sorunu çözecektir. Böylece kumlu, taşlı, çimenli, topraklı, sulu bir güzergahtan geçilerek doğa her açıdan deneyimlenecek, üstelik ahşap köprülerden dolayı estetik bir görüntü de sağlanmış olacaktır. Kanyonu gezen ve gezecek olan arkadaşlar lütfen gözlem ve deyimlerinizi paylaşın, bu doğa harikası yerden daha sağlıklı bir şekilde yararlanmanın bir yolunu bulalım. Ayrıca Kanyonun doğasını tahrip etmemek için alınacak önlemler de önemsenmelidir.”

Muhabir: Haber Merkezi