Mavi Marmara şehitleri, saldırının 13. yılında dualarla anıldı. Akşemseddin Camii'nde sabah namazı sonrasında yapılan programda Mavi Marmara şehitleri için dua edildi.

TKDK desteği için son tarih 9 Mayıs TKDK desteği için son tarih 9 Mayıs

Namazdan sonra Hafız Yusuf Demirel'in Kur'an'ı Kerim tilaveti ve şehitler için yapılan duanın ardından, Mavi Marmara katılımcısı Çorum İHH Mütevelli Heyeti Başkanı Selim Özkabakçı konuşma yaptı.

İsrail ablukası altındaki dünyanın en büyük açık hava hapishanesi Gazze'de insanların temel ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını kaydeden Selim Özkabakçı, “İnsanların yaşam hakları kısıtlanıyor. Ateş düşürücü ilaca dahi erişemeyen çocuklar ölüme mahkum ediliyor. Gazze' de yaşanan dram bir insanlık suçudur ve bu zulüm insanlık tarihinde kara bir leke olarak kalacaktır.  Zulme sessiz kalmayı zulüm olarak gören ve tüm dünyanın dikkatini bu ablukaya çekmek isteyen, özgürlük hareketi Mavi Marmara, siyonist terör devleti İsrail’in insanlık dışı eylemlerine ve diğer tüm engellemelere rağmen yoluna devam etmektedir”dedi.

Çorum Genç İHH Başkanı Furkan Şentürk ise yaptığı konuşmada Filistin topraklarının neredeyse tamamının, apartheid İsrail rejiminin işgaline uğradığını beliterek, “Kurulduğu günden itibaren bölgedeki hak ihlallerine devam eden İsrail, uluslararası hukuku ayaklar altına alarak bölgede bitmek bilmez bir kriz sarmalı üretmiştir. Bu kriz, sadece Filistin toprakları ile de sınırlı kalmamış; dalga dalga tüm Dünya’yı etkisi altına alan bir virüse dönüşmüştür. İsrail’in son yıllardaki karnesine baktığımızda, hemen hemen her gün ayrı bir hak ihlali ile karşılaşmaktayız. Çocuk, yaşlı ve kadınlar üzerinde uyguladığı sert ve acımasız politikalar ile milyonlarca insanın yerinden edilmesi, evleri yıkarak toprakların işgal edilmesi, mabetlere saldırarak din özgürlüğünün elinden alınması bu ihlallerden yalnızca bazılarıdır. Filistinlilerin yaptığı insancıl gösterilere uyguladığı orantısız güç ile binlerce gencin sakat kalmasına ve bir ömür boyu tekerlekli sandalyeye mahkûm olmasına sebep oldu.  Bunun yanı sıra işgal güçleri sadece Filistin toprakları içerisinde değil, Akdeniz’in ortasında uluslararası  sularda da korsanlık görevi üstlenmiş ve Filistin’e giden bütün insani yardımın önünü kapatmaktadır” şeklinde belirtti.

Son 70 yıldır Ortadoğu’da sadece problemden, kandan ve gözyaşından beslenen Siyonist işgal çetelerinin, sadece Filistin için değil, Türkiye içinde bir güvenlik sorunu olduğunu kaydeden Furkan Şentürk, “2010 yılında insani yardım taşıyan Mavi Marmara Gemisine, uluslararası sularda yaptıkları hukuksuz saldırı ile 9 vatandaşımız şehit edilmiş, 1 kişi 4 yıl boyunca komada kaldıktan sonra şehit olmuştur. 56 insani yardım gönüllüsü de, ağır bir şekilde yaralanmıştır. Bu saldırı sonrasında yaşanan süreçte Mavi Marmara Derneği olarak tam 13 yıldır süren hukuk mücadelesine başladık. Ailelerimiz ve arkadaşlarımız adına, ulusal ve uluslararası mecralarda yaptığımız kişisel başvurulara, gayri hukuki şekilde engel olunmaya çalışıldı. Mülkün temeli olan adalet, Yahudi lobisinin gizli görüşmeleri ile engellenmeye çalışıldı. Bağımsız Türkiye mahkemeleri, taraflı tutumu ile insanların hak ve hukuk arayışlarına engel üstüne engel koydu. Bu süreçte apartheid İsrail güçleri, Türkiye’ye onlarca söz verdi. Gazze’de hala devam eden karadan ve denizden ambargonun kaldırılması, Kudüs’te bulunan Müslüman nüfusun taciz edilmesinin durdurulması, İslam dininin kutsal mekanlarından biri olan Mescid-i Aksa’daki saldırıların önlenmesi, Filistinlilere seyahat/ din özgürlüğü tanınması gibi yerine getirilmeyen onlarca söz verildi” diye belirtti.

Furkan Şentürk, sözlerine şöyle devam etti:

“Şunu tekrar ifade etmemiz gerekir. İsrail verdiği sözleri asla tutmamıştır. İsrail bölgedeki istikrarsızlıktan beslenmektedir. Siyonist inancın temelinde; kendisi dışındaki bütün din, dil ve renklere yaşam hakkı tanımamak yatmaktadır. Kırmızı Çizgimiz Kudüs, her gün daha fazla işgal güçlerinin kontrolü altına girmektedir. Filistin’in birçok bölgesinde engellenmeye çalışılan ticari ve insani koridorların sonucu olarak acil ihtiyaç krizi büyümeye devam etmektedir. Gazze’ye uygulanan enerji karartmaları ile diyaliz hastaları hayatını kaybetmektedir. Gazze’ye atılan kimyasal patlayıcılar sonucu lösemi ve diğer kanser türlerinden ciddi şekilde artış gözlemlenmektedir. Batı Şeria’da, çocuk yaştaki siviller kurşunların hedefi haline gelmekte ve şehit edilmektedir. Türkiye, tarihi mirası ve kültürü ile dünyanın bütün bölgelerine adalet ve yardım götürmüştür. Devlet geleneği olarak teröristlerle, haydutlarla ve hırsızlarla işbirliği içinde olmamıştır. İsrail’in senelerdir tüm Ortadoğu’da finanse ettiği terörü ve Türkiye Cumhuriyet vatandaşlarını katlederek sergilediği şımarık tutumu görmezden gelerek, siyasi bir yakınlaşmanın daha büyük problemlere yol açacağını biliyoruz. Apartheid rejimi İsrail’in, Türkiye’nin dış politikası için bir tehlike olduğunu iyi biliyoruz. Kendi içinde normalleşmemiş Siyonist bir yapı ile normalleşmenin Türkiye’ye zarar vereceğini iyi biliyoruz. İsrailin kınamayla bir zarar görmediğini ve zulmüne zulüm ekleyerek işgalini daha da arttırdığını hep beraber görüyoruz. Kulakları sağır edecek çığlıklarla yardım dileyen kardeşlerimizin sesi engelleniyor. Suçsuz çocuklar öldürülüyor ve Filistin’de kan, gözyaşı ve barut siyaseti güdülüyor. Bu yaşananlara artık dayanamıyor ve görmezden gelemiyoruz. Mavi Marmara’da şehit verdiklerimizin, Hatay’da verdiğimiz şehitlerin, Gazze’deki ablukanın, Mescid-i Aksa’ya saldırıların hesabı sorulmadan İsrail ile başlayacak bir normalleşme; sadece bölgedeki krizlerin daha da kurumsal zeminlerde karşılık bulmasına sebep olacaktır. Mavi Marmara Ruhu ile tekrardan yola çıkmaya hazırız. Kudüs ve Gazze için insani bir koridorun açılmasını talep ediyoruz. Türkiye’ye vizesiz bir şekilde gelen İsrail vatandaşlarına karşılık, bizlerde Kudüs’e ve Gazze’ye özgürce seyahat etmek istiyoruz. Aynı kararlılıkla Kudüs için mücadele etmeye devam edeceğiz. Çünkü bizler şehitlerimizin bize bıraktığı bu mirası yaşatmayı ve gelecek nesillerimize aktarmayı kendimize bir görev ediyoruz. Mavi Marmara'nın hukuki süreci ile haklılığımızı Dünya'ya haykırmaya devam ediyor, bir yandan zulmün uğradığı bütün coğrafyalarda mazlumların yardımına koşuyoruz. Kudüs'ten öğrendiğimiz insanlık tohumlarını, ihtiyaç sahibi bütün coğrafyalarda kalplere ekiyoruz. Çünkü bizler biliyoruz ki; kalplere tohumlar ektiğimiz bu toprakların sahipleri bizleriz. Kudüs'ün aslıda, cismi de bizimdir. Ve biz tekrardan özgür Kudüs'te olacağız.” (Haber Merkezi) 

Editör: Çorum Hakimiyet