Rusya, güvenliğini bahane ederek Ukrayna'nın NATO'ya girmesini istemiyor. Ukrayna da sürekli olarak Rus işgali ve tehdidi altında bulunmak istemiyor. ABD ve Batıda Ukrayna'ya, yanındayız, her türlü desteği veririz gibi güvenceler ve kışkırtmacı bir tavırla bu günlere getirdiler. Ukrayna bombardıman altında ve halk perişan.

Rusya, 1990'da 'soğuk savaş dönemi 'nin bitmesi ve dağılma sürecine girmesi ile birlikte süper güç olma özelliğini kaybetmiş ve ABD de dünyanın tek patronu kalmıştı. Yeniden süper güç olmanın hayallerini kuran Rusya, 2014 de Kırım'ı işgal etmiş, Belarus dayanışmasıyla Kuzey'den Avrupa'ya sarkarak Ukrayna'yı bölmüş Dombass'da iki uydu "devletçik" kurdurarak yayılmacılık politikasını devam ettirmenin yollarını aramıştı. Amerika ise Karadeniz'e yalnızca Romanya ve Bulgaristan'la sokulmamış, Dedeağaç'la da Meriç ve Boğazlara da rampalar kurmuştur. Mesele bu iki güç arasındaki, birisinin dünyayı sadece ben sömürürüm ve buna da hiç kimseyi ortak etmem diğerinin de bende hisseme düşeni alırım mücadelesidir.  

Ülkemiz; Rusya, Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan, İran, Irak, Suriye, KKTC, Güney Kıbrıs, Mısır, Libya, Cezayir, Tunus, Fas, Yunanistan, Bulgaristan, Ukrayna, Kırım ile karadan veyahut denizden komşudur. Bir de sınırdaş olmadığımız hâlde Orta Doğu ve Balkan devletleri gibi bir takım ortak değerlerimizden dolayı yakın olduklarımız vardır. Bosna-Hersek'le adeta kardeşiz. Bunların bir kısmıyla Türk Devletleri Teşkilatı'nda beraberiz. Libya da ki Emperyalist devletlerin oyunları bozuldu. BAE, tuzağa itilerek 15 Temmuz'da Fetö 'ye destek olmuştu. Geç de olsa hatalarını anladılar ve batılılara güven olmayacağını gördüler. Veliahd el Nahyan, Ankara'ya gelerek özür kabilinden bir ziyaret yaptı. İade-i ziyarette ise Türkiye Cumhurbaşkanına gösterdiği yüksek alâka, dünyada yankı buldu ve yeni antlaşmalar da imzalandı. Afrika da gitmediğimiz, ilişki kurmadığımız ve elçilik açmadığımız ülke kalmadı. Buralarda 2002 de 100 bin dolar olan ticaret hacmimiz şu anda 7 milyar dolara ulaştı ve gün geçtikçe de artıyor. Buralarda kimine hastanenler, kimine okullar yaparak, kimisinin askerini eğiterek, kimine aşı ve maske göndererek adeta gönül köprüleri kurduk. Rusya ile Suriye ve Libya da karşı karşıya gelsekte şu ana kadar her ikisi ile de ilişkilerimiz ve ticaretimiz devam ediyor. Azerbaycan ve Katar'la dostluğumuz kardeşlikten daha da berî seviyededir. Somali, Sudan, Senegal ve daha başka Afrika ülkelerinde samimi kucaklaşmalar yaşıyoruz.

Rusya, Ukrayna savaşı devam ediyor ve sonucunun nerelere varacağı da belli değil. ABD ve AB ülkeleri NATO kapsamında bir takım ayak oyunları ile birinci cihan harbinde olduğu gibi bir oldubitti ile bizi de bu savaşa dâhil ederek Ülkemizi bölüp parçalamanın hesaplarını da yapıyor olabilirler. Yüce Rabbimize şükürler olsun ki, bu oyunlara gelmeyen, itidali elden bırakmayan, yangına benzinle gitmeyen, feraset ve dirayetle oyunu kurallarına göre oynayan bir Cumhurbaşkanımız var. Bunun için ABD ve AB ülkeleri Sayın Cumhurbaşkanımızı istemiyor ve ayak oyunları ile götürmek istiyor. Gündelik hesap ve çıkarları peşinde koşanların Tayyip Erdoğan'ı anlamaları mümkün değildir. İnşallah 2023 de kendi doğal gazımızı kullanmaya başlayacağız. Doğal gazı çıkartmak kadar o doğal gaz tesislerini korumakta o kadar önemlidir. Hava savunma sistemlerimizi güçlendirmek zorundayız. Onun için devletimiz S 400 leri aldı ve var gücüyle hava savunma sistemlerimizi daha da güçlendirmeye çalışıyor ve başarılıda olunuyor. Unutmamak gerekir ki gecenin en zifirî ânı, şafağın sökmesine en yakın zamandır.

Günümüzün süper güçleri, Osmanlı gibi bir Cihan Devleti değiller. Cihan Devleti, olmanın olmazsa olmaz şartı hakka hukuka riayet etmek ve âdil olmaktır. Osmanlı, gittiği yerlere barış, özgürlük, kardeşlik, kültür hizmetleri ve adalet götürüyordu. Bugün ki gücü elinde bulunduranlar ise sokak kabadayılığını, devlet idare anlayışına taşımışlardır. ABD, Rusya, Çin, İngiltere, İtalya, Hollanda, Almanya, Portekiz'in her biri işgalden sabıkalıdır. Rusya; Baltık Ülkelerini, Balkanları, Türkistan'ı, Kafkasları, Kırım'ı, Azerbaycan'ı, Çekoslovakya yı, Macaristan'ı, Afganistan'ı, Çin; Şarkî Türkistan'ı, ABD; mağdur Kızılderililer, mazlum Karaderililer bir yana Vietnam, Afganistan, Irak, Suriye'nin bir kısmı ve daha birçok yerleri de işgal etmiştir. Bugün dünyadaki zulmün, işgallerin yoksulluğun, açlığın arkasında bunlar vardır. Osmanlı, yeryüzünde dengeyi ve adaleti koruyordu. Onun yıkılması ile dünya, cehenneme döndü. Osmanlının dünyaya hükmettiği zaman hakkı olan haklıydı, günümüzde ise güçlü olan haklı. Bu adaletsizliğin ve sömürgenin ortadan kalkması, inşallah büyük ve güçlü Türkiye'nin insanlığın ufkuna yeniden doğmasıyla mümkün olacaktır: Aşk ve sevgi o dur ki İlâyı Kelimetullahı hayata hâkim kılmanın mücadelesini vermektir. Evlatlarını bu gaye ve bilinçle yetiştirmeyenler geleceği hesaba katmıyor, gündelik menfaatlerinden başka bir şey düşünmüyor ve sorumluluklarını yerine getirmiyorlar demektir. 

Rusya'nın sicili ezelden beri bozuktur. Rus düşmanlığı, "Moskof mezalimi" kelimesiyle mezar taşlarımıza bile kazınmıştır. Geçmişte Stalin diktatörü, Kars ve Ardahan'ı istemekle kalmadı, Boğazlar üzerinde de hak kazanmaya kalkıştı. Komünist Kremlin, hürriyet bahşetme aldatmacasıyla bütün Garbî Türkistan'ı, Kafkaları, Balkanları ve Baltık Bölgesini işgal etmişti. Bir kıta büyüklüğündeki topraklarla tatmin olmayan Moskova'nın emperyalist alışkanlığı, Suriye ve Libya'da da yine karşımıza çıktı. Devletimiz, takip ettiği ince diplomasi siyaseti ile bunları da masada halletme yollarına gitti. Kızıl ordu 1979 da Afganistan'a girmiş ve SSCB nin dağılmasına sebep olmuştu. Bir zamanlar da Hitler'in hırsları, 60 milyondan fazla insanın ölümüyle sonuçlanmıştı. Putin bunlardan dersler çıkarmamış demek ki.

Görünen o ki ortada aklıyla hareket eden değil, geçmişin özlemini çeken ve hırslarıyla hareket eden bir Putin var. Bu hem Rusya'ya, hem bölgemize ve hem de dünyaya büyük zararlar verecektir. Biden'ın desteğiyle iktidarı alıp Türkiye'yi ABD'nin dümen suyunda yönetme hayali kuranlar ve geleceğini bu projede görenler, Ukrayna'dan ders alıp akıllarını başına almazlar mı acaba?