Devletin ekonomik kalkınmayı tabana yaymak, işsizlikle etkin mücadele etmek ve üretim altyapısını bölgesel temelde güçlendirmek amacıyla coğrafi haritalandırma sistemine benzer bir üretim bölgeleri haritası oluşturması gerekmektedir. Bu haritalandırma sürecinde, her bir bölgenin doğal kaynakları, iklimi, toprak yapısı, iş gücü potansiyeli ve sosyoekonomik göstergeleri dikkate alınarak, ağırlıklı olarak hangi ürünlerin üretildiği veya üretilebileceği tespit edilmelidir. Elde edilen veriler ışığında, stratejik üretim planlaması yapılmalı ve bu üretim bölgelerinin yönetimi ile denetimi, merkezi yönetim tarafından ilgili ilin yerel yönetimine görev olarak tevdi edilmelidir.
Bu kapsamda kurulacak olan üretim bölgeleri, sadece ekonomik amaçlı alanlar değil, aynı zamanda sosyal yaşam ve istihdam merkezleri olarak da tasarlanmalıdır. Her bölge, kendi demografik yapısına uygun biçimde planlanarak, yerel yönetimlerin bünyesinde faaliyet gösterecek alt birimler aracılığıyla yönetilmelidir. Bu modelin nihai amacı, "0 İşsizlik Projesi" ve "yeni yaşam modeli "çerçevesinde her bireyin üretim süreçlerine dahil olabileceği sürdürülebilir ve sürekli gelişen bir istihdam yapısı kurmaktır.
Üretim bölgeleri, nüfusun belirli merkezlerde aşırı yoğunlaşmasını engelleyecek şekilde, daha dengeli ve homojen bir yerleşim düzeni oluşturmayı hedeflemelidir. Zira günümüz şehirleşme yapısında, insanların refah seviyesini düşüren ve yaşam kalitesini bozan temel unsurlardan biri, kalabalık ve düzensiz kent yaşamıdır. Büyük şehirlerdeki yoğunluk, trafik, konut sıkıntısı, yüksek yaşam maliyeti ve sosyal huzursuzluk gibi olumsuzlukları beraberinde getirmektedir. Bu nedenle, üretim bölgeleri modeli, aynı zamanda insan onuruna yakışır bir yaşam alanı kurgulamak için de kritik öneme sahiptir.
Modelin temel yapısında, üretim bölgelerinin denetim yetkisi bağlı bulunduğu ilin yerel yönetimine, yürütme yetkisi ise doğrudan bu yerel yönetimlerin alt birimleri olarak kurulan "Üretim Bölgesi Yönetimleri"ne verilmelidir. Böylece hem yerinden yönetim ilkesi güçlendirilmiş olacak, hem de sahadaki uygulama daha hızlı ve verimli bir şekilde yürütülebilecektir.
Bölgesel Üretim Yönetimi olarak tanımlanabilecek bu yeni alt yerel yönetim sistemi, merkezi yönetim tarafından belirlenmiş sınırlar içinde çalışacaktır. Her üretim bölgesi, ülke ekonomisi açısından stratejik değere sahip ürünlerin üretimini üstlenerek, verimli bir ekonomik döngünün kılcal damarları hâline gelecektir. Amaç, ülke içi üretim kapasitesini tam doygunluk seviyesine ulaştırmak, yani ithalata olan ihtiyacı asgariye indirmek, iç piyasada talebi karşılayacak üretimi gerçekleştirmek ve elde kalan üretim fazlasını ise ihracata yönlendirmektir.
Bu sistem sayesinde:İthalata bağımlılık azalacak,Dış ticaret dengesi iyileşecek,Bölgesel kalkınma hızlanacak,Yerel yönetimler üretim sorumluluğu alarak güçlenecek,Halk, kendi bölgesinde istihdam edilerek doğduğu yerde doymaya başlayacaktır.
Sonuç olarak, üretim bölgeleri modeli yalnızca ekonomik değil; aynı zamanda sosyal, demografik ve yönetsel bir dönüşüm önerisidir.Yerel yönetimler için yetki düzenlemesi gerektiren bu sistem devletin planlama organizasyonu ile ele alınarak hayata geçirilebilecek sistemdir.