Allah Teala, insanoğlunu topraktan yarattı ve onları yeryüzünü imara memur etti. ‘O, sizi topraktan meydana getirdi. Sizi orada imara memur etti.’ (Hud.61)
Bu duruma göre insanlığın yeryüzündeki mekanı, imar ettiği ve hükümran olduğu mekandır dememizde bir sakınca olmasa gerekir.
Yeryüzü, içinde bulunan herşeyiyle insanoğlunun emrine verilmiştir. Allah’ın izniyle onların buyruğundadır. Onları yeryüzünde yaşamaya memur eden ve ona hükümranlık hakkını emanet eyleyen Allah Teala, hak ve ödevlerini de sınırlandırmıştır. Ama biz, onları Allah’ın defalarca ‘yeryüzünde O’nun vekili’ olma sıfatıyla sıfatlandırmayı tercih ediyoruz.
Allah Teala, insanlığın babası olan Adem (a.s.) yeryüzüne vekili olması için yarattığını apaçık beyan eder.
Rabbin meleklere; ‘Yeryüzünde bir halife yaratacağım ‘ dediği zaman, dedilerki: ‘Orayı fesada veren, kan döken kimseler mi yaratacaksınız? Halbuki biz hamdinle seni tesbih eder ve seni takdir ederiz.’ O zaman Allah Teala buyurdu ki ‘Sizin bilmediğinizi ben bilirim’ (Bakara 30)
Müfessirler, insanoğlunun hilafetinde ihtilafa düştüler. Bir kısmı, Adem neslinin daha önce yeryüzünde yerleşen orada fesat çıkaran ve kan döken geçmiş bir cinse halef olduklarını iddia ettiler. Böyle bir görüş esas alınınca hilafet, geçmiş cinsin hilafetidir. Bir kısmı da diğer cinsten değil, bizzat Allah Teala’dan alınmak suretiyle hilafetin tahakkuk ettiğini savunurlar.
Yüce Allah, kanunlarını yerleştirmek ve yaratışının sırlarını, eşsiz hikmetlerini, hükümlerinin faydalarını izhar ederek insanı yeryüzüne hükümran kıldı.
İnsanın halife olması sınırsız değildir.
Yüce Allah, insanoğlunu yeryüzüne yerleştirdiği zaman emirlerine uymalarını ve yasaklarından çekinmelerini onlara görev olarak vermiştir. Bu konuda hiçbir tereddüt yoktur. O, kendisinden başkasına ibadet etmemeleri, başkasından korkmamaları, takvaya sarılmaları, şeytanın fitnesinden çekinmeleri konusunda onlardan teminat da almıştır.
Onlara Allah’ın hidayetine uyan kimsenin kurtulacağını, âyetlerini inkar eden ve paygamberlerini yalanlayanların sapıtacağını da bildirmiştir. Ayrıca hidayete erenlere de emniyet vaat etmiştir. Artık onlara korku yoktur. Onlar, kederli de olmayacaklardır. Yalanlayan ve inkar edenlere de ebedi kalacakları cehennemi vaat etmiştir.
‘(Şöyle) dedik: Oradan (cennetten) hepiniz inin. Sonra size benden bir hidayetçi gelir de kim hidayetime uyarsa onlara korku yoktur ve onlar kederlenecek de değillerdir. İnkar edenler ve ayetlerimizi yalanlayanlar, cehennem ehlinin tâ kendileridir. Onlar; orada ebedidirler’ (Bakara 37-39)
‘Allah dedi ki: ‘Bir kısmınız bir kısmınıza düşman olarak inin. Yeryüzünde sizin için bir zamana kadar yerleşip kalmak ve geçinmek vardır.’ Dedi ki: ‘Orada yaşayacaksınız ve yine oradan çıkarılacaksınız (diriltileceksiniz) Ey Ademoğulları, size çirkin yerlerinizi örtecek elbiseler ve bir de giyip süsleneceğiniz birlibas indirdik. Takva libası (giysisi) ise daha hayırlıdır. Bu, Allah’ın âyetlerindendir. Ta ki iyice düşünsünler. Ey Âdemoğulları,şeytan onu ve babanızı, fena yerlerini kendine göstermek için elbiselerini soyarak nasıl cennetten çıkarttıysa sakın size de bir fitne yapmasın. Çünkü o da kabilesinden olanlar da sizi, sizin kendilerini göremeyeceğiniz cihetten muhakkak görür. Biz, şeytanları iman etmeyeceklerin dostları yaptık. Onlar bir hayasızlık yaptıkları zaman ‘Biz atalarımızı da bunun üzerinde bulduk ve Allah da bize bunu emretti’ derler. (Onlara) de ki: ‘Allah, hiçbir zaman kötülüğü emretmez. Bilmeyeceğiniz şeyleri Allah’ın üzerine mi atıp söylüyorsunuz?’ Deki: ‘Rabbim bana adaleti emretti. Her secde ettiğinizde yüzlerinizi O’na çevirin. O’na dinde ancak muhlis kullar olarak ibadet edin, ilkin O sizi nasıl yarattıysa sonunsa yine O’na döneceksiniz. Allah, bir kısmına hidayet verdi. Bir kısmına sapıklık hak oldu. Çünkü onlar, Allah’ı bırakıp şeytanı kendilerine dost edindiler ve kendilerinin hidayete erdiklerini sanıyorlar.’ (Araf 24-30)
Yarın Allah, azgınlık ve sapkınlıklarından, kendine itaati terk etmelerinden ve şeytana uymalarından dolayı insanları sorguya çeker. Onlar, elbette kendilerini savunacak bir delil bulamıyacaklardır. Sonra onları cehenneme bölük bölük atacak. Onlar da Allah’a isyanlarının, âyetlerini inkar etmelerinin ve ona yaptıkları vaadi bozmalarının karşılığı olarak cehennemin kavurucu sıcaklığına gireceklerdir.
‘Ey Ademoğulları, şeytana tapmayın. Çünkü o, size apaçık düşmandır. Ve bana itaat edin işte bu doğru yoldur, diye size emretmedim mi? Şeytan, sizden olan çok milletleri sapıttı. O vakit niçin akletmediniz? İşte bu, tehdit edildiğiniz cehennemdir. Küfür edişinize karşılık olarak girin oraya’ (Yasin 61-65)