Faiz, sözlükte artma, çoğalma anlamındadır. Ekonomik hayatta çok söz edilen faiz, ödünç verilen paraya karşılık zamana bağlı olarak alınan orantılı ücrettir.
İslam, mülkiyet hakkını korumuştur. Emek ve risk taşıyan geliri meşru kabul etmiştir. İçinde emek ve risk unsuru bulunmayan kazancı haram kabul etmiştir. Onun için islam toplumunda faize ihtiyaç duyulmaz. Aslında faiz, sadece kapitalist dünyanın zaruretidir. Çünkü kapitalizm, faizsiz ayakta duramaz.
Kur’an-ı Kerim’de faizle ilgili dört âyet vardır. Bu âyetlerin nüzul tarihleri, hüküm bakımından çok önemlidir. İncelendiğinde faizin kaldırılışının tedrici olduğu görülür. Önce;
‘İnsanların malları içinde artsın diyerek verdiğiniz her hangi bir faiz, Allah katında artmaz. Fakat Allah’ın rızasını dileyerek verdiğiniz herhangi bir sadaka böyle değildir. İşte onlar, sevaplarını kat kat artıranlardır.’ (Rum-39)
Sonra: ‘Yahudilerin haksızlıklarından çoklarını Allah yolunda menetmelerinden, yasak edilmişken faiz almalarından ve insanların mallarını haksızlıkla yemelerinden ötürü kendilerine helal kılınan şeyleri onlara haram kıldık. Onlardan inkar edenlere elem verici bir azap hazırladık.’ (Nisa 160-161) buyruluyor.
Daha sonra: ‘Ey insanlar! kat kat faiz yemeyin. Allah’tan sakının ki başarıya erişesiniz.’ (Âl-i İmran - 130) âyeti gelerek mürekkep bileşik faiz yasaklandı.
En son şu kesin emirle faizin her çeşidi kaldırıldı:
‘‘Faiz yiyenler, mahşerde şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. ‘Bu onların zaten alışveriş de faiz demektir.’ demelerindendir. Oysa Allah, alışverişi helâl faizi haram kıldı. Rabbinizden bir öğüt gelir de, geçmiş olanlar kendilerine kalır. Onun işi Allah’a aittir.’’ (Bakara: 275)
En son inen ahkam ayetinin bu âyet olduğu şüphesizdir. Hz. Peygamber (s.a.v)’in veda haccındaki faizle ilgili mesajı da bu âyetin ilk uygulama örneğidir;
‘Cahiliyye devrindeki her türlü riba/faiz kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Fakat anaparanız sizindir. Ne haksızlık edin ne de haksızlığa uğrayın. Kaldırdığım ilk faiz, amcam Abbas b. Abdulmuttalib’in faizidir.’
Abdullah İbni Mesud’dan naklolunduğuna göre Resulü Ekrem (sav) ‘Ribayı/faizi alana verene, şahidine ve katibine lanet etti’ buyurmuştur. Burada faiz işleminde sorumluluğu bulunan dört sınıf sıralanmıştır. Burada sadece faiz alan ve veren günahkar sayılmakla yetinilmemiş, bu işleme şahitlik yapanlar ve bu evrakı tanzim edenlerin de aynı vebali taşıdıkları vurgulanmıştır.
İslam, faizi kesin olarak yasaklamıştır. Ancak nakite ihtiyacı olanlara da yol göstermiştir. Onun için islamda karz-ı hasen yani Allah için karşılıksız ödünç verme sisteminin kurulmasını önermiştir.