Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu’nun (TGK) 29. Başkanlar Kurulu Toplantısı, Bolu Gazeteciler Cemiyeti’nin ev sahipliğinde 24-25-26 Ekim tarihlerinde Bolu’da yapıldı.

Çorumlu Üsteğmen için Muş'ta askeri tören
Çorumlu Üsteğmen için Muş'ta askeri tören
İçeriği Görüntüle

Toplantının ilk günü, TGK yönetim kurulu üyelerinin Bolu’nun unutulmaz hayırseveri İzzet Baysal’ın anıt mezarını ziyaret ederek başladı. Gazeteciler daha sonra Bolu Valisi Abdulaziz Aydın’ı makamında ziyaret etti.

Valilik ziyaretinin ardından TGK heyeti, Bolu Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Başkanı Abdullah Alemdar ile bir araya geldi. Görüşmede, yerel basının sorunları, medya sektörünün dönüşümü ve mesleki dayanışmanın güçlendirilmesi konuları ele alındı.

Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu 29. Başkanlar Kurulu Toplantısı, Bolu/Karpalas Otel'de TGK Yönetim Kurulu ve Gazeteciler Cemiyeti Başkanları'nın katılımıyla düzenlendi.

Toplantıda, basın sektörünün güncel sorunlarının yanı sıra yerel basının ekonomik olarak sürdürülebilirliği ve Bolu’da meydana gelen Grand Kartal Otel faciasının turizm sektörü üzerindeki etkileri ile bu durumun nasıl aşılabileceği konuları ele alındı.

TGK Başkanlar Kurulu’nun divan üyeliği seçiminde TGK Genel Başkan Vekili Sefa Özdemir divan başkanı, TGK Genel Sekreteri Ergün Ata ve Bolu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mert Minisker, divan katibi olarak seçildi.

Toplantıda konuşan TGK Genel Başkanı Mehmet Nuri Kolaylı, 21 Ocak 2025 tarihinde yaşanan Grand Kartal faciasının tüm ülkeyi ve gazetecileri yasa boğduğunu belirterek, “21 Ocak 2025’de Bolu sınırları içinde, sadece Bolu’yu değil, tüm ülkeyi, dahası insanlığı yasa boğan bir olay yaşandı. Kundaktaki bebek, çocuk, genç, yaşlı tam 78 canımız diri diri yanarak, dumandan boğularak yaşamını kaybetti. Önümüzdeki pazartesi günü bu canlarımızı kaybetmemize neden olan sorumsuzların, daha ileri giderek söyleyeceğim, vicdansızların yargılanmasına devam edilecek. Karar verilmesini beklediğimiz bu duruşmada adaletin yerini bulacağına olan inancımızı belirtmek istiyorum” dedi.

BOLU GAZETECİLER CEMİYETİ’NİN ÖRNEK ORGANİZASYONU
Bolu’nun bu toplantıdaki misafirperverliğinin örnek teşkil ettiğini kaydeden Kolaylı, “Nevşehir’de gerçekleştirdiğimiz buluşmanın ardından, şimdi Bolu’da, değerli ev sahibimiz ve yol arkadaşımız Bolu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mert Minisker’in örnek organizasyonuyla sizlerle yeniden bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadığımı belirtmek istiyorum. Bugün gerçekleştirdiğimiz 29. Başkanlar Kurulu Toplantımızın, gerçekten zor bir süreçten geçen ve her geçen gün daha da zorlaşan mesleğimize yeni bir açılım getirmesini ve burada dile getireceğimiz görüşlerle hazırlayarak yayınlayacağımız TGK 29. Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirgesi’nin sektörümüze katkı sağlayacağını umut ediyorum” ifadelerini kullandı.

TGK 29. BAŞKANLAR KURULU SONUÇ BİLDİRGESİ
TGK Başkanlar Kurulu toplantısında, medya sektöründeki son gelişmeler, sorunlar ve çözüm önerileri ile Basın İlan Kurumu’nun yerel basına yönelik ceza ve gazete birleştirme baskıları tartışıldı. Başkanlar Kurulu’nda, özellikle son iki yılda yerel basın kuruluşlarına uygulanan baskıların yeni dönemde son bulması, BİK’in yerel basını destekleyici ve teşvik edici çalışmalar yapması temennisinde bulunuldu.
Bolu Gazeteciler Cemiyeti’nin ev sahipliğinde gerçekleşen ve 9 gazeteciler federasyonu ile 83 gazeteciler cemiyeti başkanı ve basın meslek kuruluşu temsilcisinin katıldığı toplantıdan sonra açıklanan TGK 29. Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirgesi’nde, “Ekonomik, siyasi ve teknolojik gelişmelerden yakından etkilenen medya sektörü, başta basın özgürlüğü ve yerel gazetelerin ekonomik sıkıntıları olmak üzere birçok sorunla karşı karşıyadır” denildi.

TGK 29. Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirgesi’nde, medya sektöründe yaşanan şu üç temel soruna dikkat çekildi:

BASIN İLAN KURUMU TEŞVİK EDİCİ OLMALIDIR
Demokratik ülkelerde medya kurumları çeşitli yöntemlerle devletler tarafından desteklenmektedir. Ülkemizde ise, Basın İlan Kurumu (BİK) aracılığıyla dağıtılan resmî ilanlar, özellikle yerel gazeteler için hayati bir gelir kaynağıdır.
Ancak özellikle son iki yılda yerel basın kuruluşlarına uygulanan cezalar ve yerel gazetelere yönelik birleşme baskıları, yerel basını kapanmanın eşiğine getirmiş durumdadır.
TGK Başkanlar Kurulu olarak kamuoyunun bilmesini isteriz ki; özellikle son iki yılda, Basın İlan Kurumu’nun (BİK) uygulamaları yerel basın üzerinde ciddi ekonomik ve yapısal baskı oluşturdu. Resmî ilan kesme cezaları, ilan hakkının iptali ve gazeteleri birleştirme yönündeki baskılar, hem ekonomik sürdürülebilirliği hem de yerel düzeydeki çok-sesliliği olumsuz etkiledi. Böylece BİK’in ilan kesme cezaları açıkça “baskı yöntemi” haline geldi. Gazeteleri birleştirerek azaltma politikası sonucu yerel demokrasinin çoksesliliği kısıtlandı. BİK uygulamaları basın özgürlüğü, çoğulculuk ve yerel demokrasiyi tehdit eder hale geldi. TGK Başkanlar Kurulu olarak; Son iki yılda yerel basın kuruluşlarına uygulanan baskıların yeni dönemde son bulmasını, BİK’in yerel basını destekleyici ve teşvik edici çalışmalar yapmasını temenni ediyoruz.
Öte yandan, ilanların birleştirilmesi, işlerin bölünerek ilan sınırları dışına çıkması, doğrudan alım ve acil alım yöntemlerine sıklıkla başvurulması, kooperatif ve dernek ilanları ile özel eğitim kurumu ilanlarının yayın zorunluluğunun kaldırılması gibi nedenlerle resmî ilanlarda ciddi oranda azalma da meydana gelmektedir. Bu durum, yerel gazetelerin kapanma eşiğine gelmesine neden olmakta, birçok çalışanın işsiz kalmasına yol açmaktadır.
BİK’in internet sitelerine ilişkin temel uygulamaları da çeşitli sorunları beraberinde getirmektedir. Bilindiği gibi Basın İlan Kurumu, resmi ilan ve reklamların internet haber sitelerinde yayımlanabilmesi için yönetmelik ile başvuru kriterleri, yayın süresi, editoryal kadro, yerel varlık, ziyaretçi ile erişim ölçütleri gibi asgari şartlar belirledi.
TGK Başkanlar Kurulu olarak daha önce de defalarca yaptığımız çağrıyı tekrarlıyor, çözüm önerilerimizi bir kez daha kamuoyunun bilgisine sunuyoruz;
A. Haber trafiği, çalışan sayısı, yayın sıklığı gibi kriterler, yaşanan ekonomik sorunlar göz önüne alınarak yeniden düzenlenmeli.
B. Yerel çeşitliliği koruyacak düzenlemeler yapılmalı, ilan dağıtımında çoksesliliği gözeten dengeleyici hükümler gözetilmeli.
Unutulmamalıdır ki; Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünün olmadığı, çok sesliliğin kesildiği bir ortamda demokrasiden ve halkın haber alma hakkından söz edilemez.
MESLEK YASASI EKSİKLİĞİ
Günümüzde Türk basını, gazetecilik mesleğini ve bu mesleği kimlerin yapabileceğini düzenleyen ‘Gazetecilik Meslek Yasası’na acilen ihtiyaç duymaktadır.
Hemen hemen her iş kolunda düzenleyici yasalar varken basın sektöründe böyle bir yasa olmayınca dileyen herkes, eğitimine ve bilgi birikimine bakılmaksızın “gazeteciyim” diyerek mesleğe başlayabilmektedir. Bu durum, mesleki standartların düşmesine, haber kalitesinin azalmasına ve kamuoyunun bilgi kirliliğiyle karşılaşmasına neden olmaktadır. Özellikle dijital medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte "gazetecilik" adı altında etik dışı ve sorumsuz yayıncılık yapanların sayısında artış gözlemlenmektedir.
Bu nedenle; gazetecilik mesleğini ve bu mesleği kimlerin yapabileceğini düzenleyen "‘Gazetecilik Meslek Yasası" teknolojik gelişmeler de göz önüne alınıp günümüz koşullarına uygun olarak çıkarılmalıdır. Yeni yasa, gazetecilik eğitimi almış ve belirli mesleki yeterliliklere sahip kişilerin mesleği icra etmesini sağlayacak kriterleri içermeli, ancak bu kriterler ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı bir araç olarak kullanılmamalıdır.
Böyle bir düzenleme fikir özgürlüğünü kısıtlayıcı değil, tam tersine haber alma özgürlüğünü gerçek anlamda hayata geçirmeyi sağlayıcı nitelikte olmalıdır. Meslek yasası, gazetecilerin haklarını güvence altına alırken, aynı zamanda mesleki sorumlulukları ve etik ilkeleri de net bir şekilde tanımlamalıdır.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ VE DEZENFORMASYON
Sektörümüzde yaşanan bir diğer sorun, Türk Ceza Kanunu ile Terörle Mücadele Yasası’nda yer alan ve darbe dönemlerinden bu yana değişmeyen basın özgürlüğünü kısıtlayıcı maddelerdir.
Özellikle "halkı yanıltıcı bilgiyi yayma" gibi muğlak ifadeler içeren maddeler, gazeteciler üzerinde büyük bir baskı oluşturmakta ve oto-sansürü artırmaktadır. Yüzlerce gazetecinin yargılandığı veya hapis cezası aldığı davalar, bu durumun ciddiyetini gözler önüne sermektedir.
Dijitalleşmeyle birlikte yalan haberlerin ve dezenformasyonun yayılması önemli bir sorun haline gelmiştir. Ancak, "Dezenformasyon Yasası" olarak bilinen Basın Kanunu'ndaki değişiklikler, gazeteciler üzerinde caydırıcı bir etki yaratarak otosansürü artırma riski taşımaktadır. Yasanın kapsamının belirsizliği, ifade özgürlüğünü kısıtlamaktadır.
TGK BAŞKANLAR KURULUNUN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Yasası'nda yer alan basın ve ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı maddeler, evrensel hukuk normlarına uygun hale getirilmelidir.
Gazetecilere yönelik açılan davaların ve verilen cezaların adil yargılama ilkelerine uygun olması sağlanmalı, tutuklu gazeteci kalmamalıdır. Gazetecilerin haber kaynaklarını koruma hakları güvence altına alınmalı ve bu konuda yasal düzenlemeler yapılmalıdır. "Dezenformasyon Yasası" olarak bilinen Basın Kanunu'ndaki değişiklikler, gazeteciler üzerindeki caydırıcı etkileri nedeniyle yeniden değerlendirilmeli ve ifade özgürlüğü üzerindeki olumsuz etkileri giderilmelidir.
Yalan haber ve dezenformasyonla mücadelede, kamuoyunun doğru bilgiye erişimini sağlayacak bağımsız doğrulama platformları desteklenmelidir. Kamuoyunun bilgisine sunulur.”
(Haber Merkezi)

Muhabir: Çorum Hakimiyet