Geçtiğimiz hafta hem küresel piyasalarda hem de yurt içinde önemli makroekonomik veriler takip edildi. Özellikle yurt içinde 23 Şubat'ta açıklanan TCMB PPK faiz kararı ve ABD'den gelen büyüme verileri hem öncesinde hem de sonrasında piyasalarda fiyatlamalara etki etti. 
Küresel ekonomilerde gerileyen enflasyon ve makro ekonomik verilerin güçlü gelmeye devam etmesi faizin sabit kalması gerektiği beklentilerini gündeme getirirken bir diğer tarafta faizin 100 baz puan indirilerek %8'e düşürülmesi değerlendiriliyordu. TCMB Para Politikası Kurulu'nun 23 Şubat'ta gerçekleştirdiği toplantı sonrasında 1 hafta vadeli repo ihale faiz oranının 50 baz puan düşürerek %9'dan %8,5'e indirilmesine karar verildi. Böylelikle; Kasım ayındaki 150 bps puanlık indirimin ardından Aralık ve Ocak aylarında sabit tutulan faiz kararlarının ardından faiz indirimi süreci devam etti. Son karar ile birlikte son 6 ayda toplam 550 bps puan indirimi gerçekleşmiş oldu. 
TCMB PPK karar metninde küresel yüksek enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkilerinin yakından izlendiği belirtilirken, Türkiye'de başta temel gıda olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının olumsuz etkileri azaltılmış olsa da uluslararası ölçekte üretici ve tüketici enflasyonunun yüksek seviyelerini sürdürdüğü ifadelerine yer verildi. Yakın dönemde iktisadi faaliyetlere ilişkin verilerin tahmin edilenden daha olumlu seviyelerde geldiğini ancak gelişmiş ülke ekonomilerinde faiz artışlarının da etkisiyle resesyon endişelerinin devam ettiğini vurgulayan bildiride finansal piyasalarda artan belirsizlik sorununa karşın MB tarafından çözüm üretme gayretlerinin de sürdüğü belirtildi.. 
Açıklama öncesinde piyasalarda ülkemizde yaşanan üzücü deprem felaketinin TCMB faiz kararına olası etkileri değerlendirilirken açıklanan karar metninde bu konuya dair açıklamalara da yer verildi. Depremin üretim, tüketim, istihdam ve beklentiler üzerindeki etkileri kapsamlı bir şekilde değerlendirilmektedir ifadesi ile birlikte deprem öncesi göstergelerin büyüme eğiliminde artışa işaret ettiği ve 2023 ilk çeyreğinde iç talebin dış talebe kıyasla daha canlı olduğuna yer verildi. Depremin kısa vadede ekonomik aktiviteleri etkilemesi beklenirken, orta vadede ülke ekonomisinde kalıcı etkilerinin olmayacağı öngörüsünde bulunuldu. Depremin 2023 yılının ilk yarısında olası etkilerinin yakından takip edileceği bildirilirken politika faizinin 50 bps puan düşürülmesinin fiyat istikrarı ve finansal istikrarı koruyarak deprem sonrası gerekli toparlamayı desteklemek için yeterli olduğu ifade edildi. Öte yandan fiyat istikrarı açısından cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı olması önem arz ederken iç tüketim talebi, enerji fiyatlarındaki yüksek seviye ve ana ihracat pazarındaki zayıf iktisadi faaliyetlerin cari denge üzerindeki riskleri canlı tuttuğu vurgulandı. Karar metnin son kısmında orta vadeli yüzde 5 enflasyon hedefinin ve kalıcı fiyat istikrarının sağlanabilmesi için enflasyonda kalıcı düşüşlere ulaşılıncaya kadar tüm araçların ve Liralaşma Stratejisi'nin unsurlarının kararlılıkla uygulanacağının da bir kez daha altı çizilmiş oldu. 
Faiz indirimi kararı öncesinde 23 Şubat'ta 200 Günlük basit ortalamasının üzerinde seyreden Dolar/TL kuru açıklamaların ardından kısmi olarak geri çekildi ve 18,86TL seviyesine kadar düştü. Ancak bu geri çekilmenin sınırlı kaldığını ve geçtiğimiz Cuma günü kurda 18,92TL seviyeleri gözlenirken kurda TCMB faiz kararı sonrası önemli bir değişim izlenmedi ve yataya yakın seyretti. Açıklamaların hemen ardından özellikle borsa tarafında faiz kararının endekse ve hisselere olan etkileri yatırımcıların odağındaydı. Borsa tarafında ise açıklamaların ardından endekste 5110 seviyelerinden 5060 seviyelerine ve 50 günlük ortalamaların altına düşüşler gözlenirken 23 Şubat'ta BIST100'de yaklaşık 15 puan artışı ile 5086 seviyelerinde kapanış gerçekleşti. Karar öncesinde öngörülen faiz indirimi neticesinde bankaların düşen faiz ile birlikte maliyetlerinin de düşeceği ve karlarının artacağı düşüncesi özellikle banka hisselerinde ve bankacılık endeksinde hareketlilik beklenmesine yol açmıştı. Kararın ilk günü bankacılık endeksi günü 16,88 puan artış ile yüzde 0,4 değer kazanarak sonlandırdı ve 20 Şubat haftasının en yüksek işlem hacmine ulaşıldı. 
Değerli metal tarafında da özellikle ABD'den gelen güçlü ekonomik veriler, yükselen ABD tahvilleri, dolar endeksinde yükseliş ve ABD Merkez Bankası tarafından yapılan enflasyon açıklamaları ve büyüme verileri ile birlikte Dolar TL'de sınırlı hareketler gözlenirken ons altın ve gram altın tarafında geri çekilmeler devam etti. Perşembe günü açıklanan kararın sonrasında ons altında 1820 dolar direnç seviyelerinin de altına düşen ons altın fiyatlamalarına karşın gram altında düşüşlerin daha sınırlı olduğu kaydedildi.
Geçtiğimiz hafta açıklanan TCMB faiz kararının ardından bu hafta yurtiçinde geçtiğimiz yılın 4. çeyrek büyüme verisi ve Şubat ayı enflasyon verisi takip edilecek. Diğer taraftan, Perşembe günü öncesinde TCMB PPK özeti açıklanırken, Borsa İstanbul'da konsolide olmayan 4 çeyrek bilançoların son açıklanma tarihi 1 Mart. Yurt dışında ise geçtiğimiz haftanın son işlem gününde açıklanan ABD kişisel tüketim harcamalarının beklentilerin üzerinde gerçekleşmesi sonrası bozulan risk iştahının açıklanacak PMI verileri ile ne kadar değişebileceği takip edilecek.