Mecitözü ilçesinde Atatürk ve Doğu ilkokulunda dışarıdan derslere giriyorum. Öğrencilere derslerle beraber arada hayat dersi vermeye çalışıyorum. Bu bağlamda, girdiğim sınıflara, israf hakkında anlayacakları dille konuştum. Sonra ''çocuklar, en basiti tabakta bırakılan bir tane pirinç tanesi Ankara'yı bir öğün doyurabilecek kadar. Onun için sizden istediğim, evinize gittiğinizde yemek yerken tabağınızı ekmeğinizin son parçası ile temizleyin. Hatta anneniz ''yavrum sen çorba almadın mı?'' desin. Lakin benim tembih ettiğimi de söylemeyin. 15 gün sonra hepinize soracağım. Dediğim şekilde yapanların da sözlü notuna fazla vereceğim'' dedim.  
15 gün sonra sınıfa girdim. ''Kimler yaptı?'' diye sorduğumda, sınıfın ekseri çoğunluğu parmak kaldırdı. Ne yaşadıklarını sorunca, ''öğretmenim, annem, oğlum sende bir değişiklik var deyince, -bende tabakta bırakılan bir pirinç tanesi, koca Ankara'yı bir öğün besleyecek kadarmış- tabaklarını yıkanmış gibi yapmaya başladın. Aferin, bize de ders verdin. Artık hepimiz buna dikkat edelim'' türü cevap verdiler.
Özeti: Ön tekerleği arka tekerlek takip edermiş. Onun için başta aile büyükleri ve eğitimciler olmak üzere örnek olunmaya çalışılmalıdır. Şu küçük örnek bile yarın uzun vadede ülke ekonomisine azımsanmayacak kadar katkı sağlayacaktır. 
SİVİL SAVUNMAYA YAZILANLARA 
PARA VERİLİYORMUŞ
İlçede İlçede sivil savunma ekiplerine mükellef yazıyorum. Bunun için muhtarlıklardan isim listesi istedim. Malum olduğu üzere insanlar sivil savunmaya soğuk bakıyor. Sivil savunma ekiplerinde görev almak istemiyorlar. Sabah daireye geldim, kapıda 75 yaşlarında bir amca bekliyor. Buyurun, dedim. Dedi: ''Beni çabuk sivil savunmaya yaz, Çorum'a gideceğim'' kendi kendime, demek sivil savunmada görev almak için ilgi duyan yaşlılar da varmış, diye mırıldandım. ''Amca, Çorum'da ne yapacaksın?'' dediğimde, Muhtar, ''sivil savunmaya yazılanlara devlet para verecek'' dedi.  O zaman bende, tamam amca muhtara uğramadan Çorum'a gitme deyip gönderdim. Sonra Muhtarı görünce, ''Muhtar birine böyle böyle demişsin, adam geldi illa beni de yaz dedi. Niye böyle yaptın?'' deyince, ''Mahir Bey, sen benden isim listesi istedin, kimse kabul etmiyor. Bunlara sivil savunmaya yazılanlara devlet para vereceklermiş -ilçede deprem yaşanmıştı- deyince, beni de beni de yaz diyenler çoğaldı. Bak senin işin görüldü. Para demesem bunlar gelir mi?''  dedi.
Özeti: Maalesef ülke olarak para dendiğinde akan sular duruyor. Hâlbuki olası afetlere hazırlık için, vatandaşlık görevi olarak gönüllü olabilmemiz önem arz etmektedir.
TAKDİR BELGESİ
Kaymakam Bey'in tayini çıktı. Ayrılmak üzere. Sağdan soldan duyuyorum, çoğuna Takdir Belgesi vermiş, bana gelmedi. Bende gittim, hatırlatınca, ''Mahir Bey, sen aklımdasın'' dedi. Talimat verip belge yazdırmış. Lakin sıradan yazı olarak geldi. Bu durum zoruma gitti. Yazı işlerine sorduğumda ''belge bitti(!)'' dediler. Kaymakamlıkta belge biter mi? Başkasına verilmesinden rahatsızlık duyulursa biter.(!)
Özeti: Eğer bir insan belge almayı hak ediyorsa verilmeli yok eğer etmiyorsa verilmemeli ki belgelerin de bir ağırlığı olsun. Ama maalesef ülkemizde belgeler çoğu zaman bilgilere göre yerini bulmuyor. Ahbap dost ilişkisi vs. ağır basıyor. Hak, hukuk, adalet ve çalışma barışı açısından bu durum kesinlikle düzeltilmelidir. 39 yıllık devlet memuru olarak bu noktada çok anım var.
TAVSİYE: 50 yılın birikimi olan, muhtevasında 660 adet farklı nükteli nasihatin yer aldığı Mahirane Söylemler ve -hikâyeden şiire sızan- Susamak, Depremle Yaşamak ve Kazalar geliyorum Demez kitaplarımı mutlaka okumanızı ve evlatlarınıza okutmanızı samimi olarak tavsiye ediyorum. 536 5681141 No'lu telefondan iletişime geçerek, benden imzalı olarak temin edebilirsiniz.